Son yıllarda Almanya’ya beyin göçü artınca hep Almanya’nın avantajları en plana çıkarıldı ve Türkiye’deki eğitimli pek çok kişinin göç edilecek ülkeler listesinde Almanya ilk sıraya yerleşti. Benim de şimdiye kadar Almanya’da hayat konusundaki düşüncelerim olumlu olduğu halde, her şeyin harika olmadığını ve birçok kötü olayla da karşılaşabileceğinizi anlatmak istedim. O yüzden Almanya’nın kötü yanları konusunda taze tecrübeleri olan bir okurumun yaşadıklarını bu yazıda sizinle paylaşacağım.
Türkiye ile Almanya’yı kıyaslayan yazılarımda amacımın herhangi bir ülkeyi kötülemek olmadığını sıkça belirtmiştim. Bu yazıdaki amaç da “Almanya çok kötü, sakın gelmeyin” gibi bir mesaj vermek asla değildir. Yalnızca beklentilerinizi doğru belirlemeniz açısından Almanya’nın kötü yanları hakkında da bilgi sahibi olmanızın önemli olduğunu düşünüyorum.
Sözü Serap’a bırakıyorum.
…
Merhaba,
Öncelikle kendimden bahsetmek istiyorum. Ben Bilgisayar Mühendisiyim ve 16 senelik hem Türkiye, hem de yurtdışı iş tecrübesi olan biri olarak Eylül 2019’da Bonn’da bulunan bir IT (Bilişim) firmasıyla Ürün Yöneticisi olarak anlaştım. Burada özellikle belirtmek istediğim konu, ne Senior (uzman) ne de Junior (yeni mezun) olarak değil, biraz tecrübesi olan birinin başlayabileceği bir pozisyona kabul aldım ve buna göre de bir maaş önerildi, kabul ettim.
Ofis dili İngilizceydi. Hem Amerika’da, hem Hindistan’da hem de Almanya’da ofisleri olan Alman kökenli bu yazılım firmasının 220 çalışanı mevcuttu.
26 Kasım 2019 günü Köln’e gelerek 1 Aralık 2019 tarihinde işime başladım.
Daha önce Londra (İngiltere) ve Kharkov (Ukrayna)’da yaşama deneyimim vardı. Bu sebepten Almanya’da zorlanmayacağımı düşünüyordum açıkçası. Pek öyle olmadı.
Peki ben Almanya’ya gelir gelmez neler yaşadım? Benim için Almanya’nın kötü yanları nelerdi?
Almanya’nın Kötü Yanları
1. Almanya’da Kargo Problemleri
Bu konuda yaşadığım acı bir tecrübem var maalesef. Türkiye’den kıyafet, kitaplarım ve bazı özel eşyalarımın olduğu kolileri PTT ile göndermeye karar verdik. PTT kapıya teslim sözü vermişti fakat sınırda kolileri DHL’e teslim ediyorlarmış ve DHL, Avrupa ülkesi dışı gelen her koliyi gümrüğe teslim ediyormuş. PTT, 2 haftada teslim edilir demişti fakat koliler tam bir ay sonra Almanya gümrüğe geldi.
Hayatımda hiç gümrüğe gitmemiş biri olan ben, gümrüğe gidip kolileri açıp içindekilerin hesabını vererek ve tek başıma o ağır kolileri taksiye taşıyarak kolilerimin bir kısmını teslim aldım. Maalesef 2 kolimi DHL yoğun yağmura maruz bıraktığı için yeniden paketleyip ileteceğini belirtti. 3 kolim de bu arada sınırda kayboldu. PTT, biz teslim ettik dedi, DHL biz teslim almadık dedi.
DHL yağmura maruz kalan kolilerimi 10 günün sonunda evime yakın bir postaneye teslim etti. İçindeki her şey ıslak olduğu için kolinin ağırlığı 2 katı olmuş ve eve yakın olduğu için hiçbir taksi bulamayıp sonuçta kendim eve kadar taşımak zorunda kaldım. Almanya’ya gelirken sakatladığım kolum yeniden zarar gördü.
Eşyalarım ya nemli ya da tamamen ıslaktı. Bir kısım eşyalar 10 gün kapalı kolide ıslak kaldığı için küflenmiş ve kullanılamaz hale gelmişti. DHL ile temasa geçtim ama kolileri aynen olduğu gibi şubeye getirirsem inceleme başlatacaklarını söylediler. Her kolinin 15 kilo olduğunu düşünürsek, kolileri taşımam, şubeye götürmek için taksiye ödeyeceğim para ve sonrasında takip et, geri kolileri al vs uğraşıp strese daha fazla girmek istemediğim için kullanılamaz olanları attım. Kalan sağlar bizimdir diyip, kaybolan kolilerime odaklandım.
Kaybolan kolilerim de 1.5 ay sonrasında bulundu ve yeniden gümrüğe gitti. Yeniden aynı sürece girdim. Yeniden kendim taşıdım, taksi ile getirdim vs vs..
Benim Almanya’ya merhaba demem gelir gelmez böyle başladı ve Almanya’nın kötü yanları ile gelir gelmez karşılaşmış oldum.
2. Almanya’da Ev Bulmanın Zorluğu
Kötü Ev Sahibine Denk Gelmek
Aslında Almanya’nın kötü yanları listesinin bir numarasına bu maddeyi koymak daha doğru olabilirdi, fakat ben başıma ilk gelen olaydan başlamak istedim. Neyse konumuza dönelim. Almanya’da ev bulmak çok ama çok zor hele de tek başınaysanız ve yardımcı olan kimseniz yoksa. Maalesef benim şirketim de taşınma ve ev konusunda bana yardımcı olmadı. O yüzden bu konuları kendim çözmek zorunda kaldım.
Burada benim gibi gelenler için geçici süreliğine ev sağlayan ajanslar var. Bana Wunderflats ya da Homelike gibi ajans olarak çalışan siteleri kullanarak geçici ev bulabileceğimi söylediler. Ben de gelmeden Wunderflats’ten bir ev tuttum 4 aylığına. Ev 38m2 ve 1100 Euro idi. Bu evden önce sitede birkaç eve başvuru yapmış ama kabul edilmemiştim. Bu sebepten ev sahibinin beni kabul ettiğini Wunderflats haber edince, hemen kabul ettim. Ev sahibinin imzaladığı kira kontratı online imzalamam şeklinde bana iletildiğinde ev sahibimin Arap olduğunu öğrendim.
Almanya’daki Araplarla Tecrübem
Burada lütfen ırkçılık yaptığım düşünülmesin. Başta hiçbir yargım yoktu ama zamanla Arapların burda insanları nasıl dolandırdığını ve ev sahibimin de bunlardan biri olduğunu öğrendiğimdeki bağlantıyla yazıyorum bunu. Bir de birçok insan Arap olduğunu bile bile niye girersin bu işe diye bana akıl vermeye de kalktı çünkü.
Meğer sitede sorumlu kişi diye belirttikleri ev sahipleri değilmiş. Ev sahiplerinin isimleri, birebir iletişime geçilmesin diye gizleniyormuş. Mecburen evi kabul etmek zorunda kaldım çünkü taşınma işlerim çok uzamış ve işime başlamama 1 hafta kalmıştı. Bu özetten sonra bu evle ilgili yaşadıklarımı ve ev bulma sürecimi anlatmak istiyorum.
Taşındıktan 1.5 ay sonra, ev sahibine bir depozit + iki aylık kira olarak yolladığım ilk parada alıcı adını yanlış yazdığımı fark edip, ev sahibine paranın ulaşıp ulaşmadığını sordum. Paranın kendisine ulaşmadığını ve yeniden aynı ücreti yatırmamı istedi.
Dolandırıldım mı?
Eşyalardan sonra nur topu gibi yeni bir sorunum daha olmuştu. Hemen Transferwise’ı aradım. Normalde para yanlış hesaba gitmiş gözükmüyor ama tam 2 ay dolmasını bekleyelim çünkü 2 hafta ile 2 ay içinde yanlış işlemler geri iade olur dediler. Bu arada bana parayı yatırdığıma dair bir evrak verdiler ve bu evrakla ev sahibim kendi bankasına başvurup işlemi geri iptal ettirecekti. Ben tabiki 2800 euro gibi bir parayı ikinci kez para iadem yapılmadan ödemek istemedim.
Konuyu 2 hafta boyunca takip ettim ama ev sahibim sürekli paranın gelmediğini söylüyor ve bankasına başvurusunu yaptığını iletiyordu. 2 ay dolmuştu ama güya para ortada yoktu. Sonunda şirket avukatından rica edip, kendisine danıştım.
“Almanya’da yanlış hesaba gitmişse, 2 haftada para iade olur. O yüzden bu bir dolandırıcılık olabilir. Ev sahibine paranın gelmediğine dair resmi bir evrak sunmasını işte ve bu resmi evrakla bankasına dava açacağını ilet” dedi. Ben de aynen öyle yaptım. Ev sahibim bu mail üzerine 2 saat sonra para geldi dedi.
Bu olaydan kısa bir süre sonra banyoda boru patladı ve banyoyu parçaladılar. 5 gün boyunca ev sahibime nasıl banyo yapabileceğimi sordum, cevap bile vermedi. Herkes otele gidip banyo yapmam ve ücreti ev sahibimden kesmem gerektiğini söyledi.
Almanya’da Hukuk Sigortası
Almanya’da hukuk sigortası diye bir sigorta vardır ve bu sigorta sizin hukuksal sorunlarda ihtiyacınız olan şeyi karşılar fakat bu sigortayı yaptırdığınız andan sonra yapılan kontratları ya da durumları kapsıyor. Yani hukuk sigortası yaptırsam bile bu ev sahibiyle olan sürecimi ve durumumu kapsamayacaktı. Bu sebepten avukat araştırmaya başladım. Bulduğum her avukat bir soru başına bile 300 Euro istiyordu. Sonunda evi tuttuğum ajansa yazmaya karar verdim. Ajans sorunla ilgileneceğini söyledi. 5 günün sonunda da ev sahibi geri dönüş sağlayıp, benim ricamla bana diğer boş olan odasından birini banyo yapmam için verdi. Tası tarağı toplayıp banyo yapmak için binada başka bir odaya gidiyordum. Olsun bu da bir şeydi tabii 5 gün banyo yapamadığımı düşününce 😀
Ajans devreye girince, gelip banyoyu derme çatma bir şey yaptılar ve duvarın kurulması için banyo hala parçalanmış halde kaldı. Bu şekilde banyo yapmam hala imkansız idi ve hemen akabinde banyo yaptığım odayı kiraya verecekleri için anahtarı gelip elimden aldılar. Öylece kalakaldım.
Mecburen gene evi tuttuğum ajansa yazdım. Ev sahibiyle iletişime geçmişler ve ev sahibi “Ben banyoyu yaptırdım, kendisine de haber verdim. Sonuçtan çok memnun ve sorun yok” demiş. Tam 3 hafta geri dönüş olmayınca ajansı gene aradım. “Ev sahibiniz sorunun çözüldüğünü söyledi, siz de sonuçtan memnunmuşsunuz” dediler. Hayır dedim, banyonun videosunu yolladım ve kira indirimi istedim ajanstan. Ajans kesinlikle kira indirimi yapılacağını söyledi ve konuyu çözeceğini iletti.
Aradan 2 hafta geçti, gene ajanstan ses çıkmadı. Gene aradım. “Ev sahibinizle görüştük, kira indirimi yapmış, size de bilgi vermiş ve anlaşmışsınız” dedi. O zaman sinirim baya attı ve avukat bulma konusunda net karar verdim. Şirket avukatına danıştım. Hemen bir kira indirim bildirgesi yazıp, ev sahibine kendi öngördüğüm kira indirimini beyan etmemi, bu bildirgede yaşadıklarımı kanıt niteliğindeki yazılı metinlerle desteklememi söyledi ve yaptım. Ajans bir daha soruna burnunu bile sokmak istemedi. Tamı tamına 1.5 ay o yıkık dökük banyonun kenarında dökme suyla banyo yaptım sayılır.
Ev sahibimin vukuatları maalesef bununla da bitmedi. Bu banyo olayından önce ve sonra da ben işteyken odama giriyormuş. Kaç defa komşularım görmüş. Bana “Evinde gene tadilat mı var da ev sahibi bugün evindeydi?” diye soruyorladı. Ev sahibimin bu kadar düzenbaz biri olduğunu ve mütemadiyen evime girdiğini öğrenince gecelerce uyuyamadım. Rüyamda gece ben uyurken evime girdiğini ve üstüme atladığını görüyordum.
Şu an hala sorunlarım var kendisiyle, tam 6 ay kaldım evinde ve depozitimi her şey dahil ev olmasına rağmen vermiyor. Her zamanki gibi ajans hiç ilgilenmiyor. Sanırım dava açacağım.
Almanya’da Ev Bulamamak!
Şimdi gelelim asıl Almanya’da ev bulma konusuna. Ev sahibimle ilk olaydan hemen sonra ev aramaya başladım. Tamı tamına Köln’de 3.5 ay ev aradım. Bu süreçte yaşadıklarım da gerçekten çok renkliydi.
Bu 3.5 aylık süreçte hiç abartısız 200 eve başvuru yaptım. Toplamda 18 tanesinden randevuya çağrıldım. 10 tanesinde ırkçılık gördüm. Türk olduğumu öğrenince bilgi vermediler veya geçiştirdiler. Irkçılık konusunda tüm yaşadıklarımı ALMANYA’DA IRKÇILIK yazısından okuyabilirsiniz.
2 tanesi deneyim edinmek için başvurduğum çok pahalı evlerdi. Pahalı olduğundan zaten başvuru çok az olduğu için, şansım çok yüksekti ama kira çok yüksek diye ben kabul etmedim.
Diğer ev ise, eşyaları satın almam karşılığında teklif edilmişti. Eşyaların sıfırı IKEA’da 1000 Euro idi ve ev sahibi 1000 Euro iki yıldır kullandığı bu ikinci el eşyalara istiyordu. Yani kazanca geçme derdi vardı. Yenilerinin 1000 euro olduğunu, 800 euroya verirse evi tutmak istediğimi söyledim. Evi başkasına verdi.
Sonuncu ev ise, tam bir kuzeybatı eviydi. Kuzeybatıda olması evi zaten karanlık yapıyordu ve üstüne pencereleri de çok küçüktü. Daha önce karanlık bir evde oturduğum için bu ev konum ve fiyat olarak çok uygun olmasına rağmen ben reddettim.
Bu süreçte koronanın tüm dünyaya hakim olmasıyla da ev bulmanın zor olduğu söyleniyordu. Ev ilanlarının %50 düştüğünü ben de gözlemliyordum ama her gün mutlaka 2-3 de olsa yeni ev ilanı çıkıyordu. Bu süreçte şirkette ve etrafımda Alman olup da 1-2 ayda ev bulup değiştirenler de oldu.
Almanya’ya geleceklerin bilmesi gereken şey, ev bulmanın zor olduğudur. Almansanız ve düzenli maaşınız varsa, inanın evi en fazla 1-2 ayda bulabilirsiniz. Avrupa dışı bir ülkeden geliyorsanız ve düzenli maaşınız varsa, ev bulmanız en erken 3-4 ay. Bence Türkler için bu süreç daha uzun da olabilir.
Siz ev ararken Almanlar bize bile zor diyecekler ama inanın sizden çok çok çok kolay ve kısa sürede bulacaklar. Bir Alman 2-3 ayda evimi buldum diyorsa emin olun kriterlerini çok yüksek tuttuğu içindir. Siz zaten kriter bile belirleyemiyorsunuz. Yani az gürültülü, balkonlu, aydınlık, vs vs diye kriter koyarsanız en az 6-8 ay ev bakmanız gerekebilir.
Ev bulabildim mi? Tabii ki de hayır 🙂
Ev sahibimden de kurtulmam gerektiği için WG (paylaşımlı ev) bakmaya başladım. Burada da sanırım yaş sorununa çok takıldım çünkü paylaşımlı evler genelde öğrencilere ait ve kendi yaşlarına uygun insanlar arıyorlar.
Sonunda bir hostel buldum. Fiyatı uygun ama koşullar pek iyi değil tabii ki. Kendime ait odam var ama odada bir yatak, bir masa var. Paylaşımlı banyo ve mutfak her zaman çok kötü şartlarda ve bu alanı 13 kişi filan kullanıyoruz. Her neyse, en azından eski ev sahibimden uzağım ve daha huzurluyum.
3. Almanya’da Ulaşım Sorunları
Almanya’nın kötü yanları sayıldığında kimsenin aklına Almanların dakik olmayacağı ile ilgili bir şey gelmez sanırım, çünkü Alman dakikliği diye bir şey duymuşuzdur hep. Fakat Almanya’da bilinen bir gerçek var ki, Almanya’da şehirler arası trenlerde çok ciddi gecikmeler yaşanır. Özellikle yakın mesafe şehirlerin arasında sefer sayısı daha çok olduğu için bu daha sık yaşanır. Bu sorunun DB (Deutsche Bahn – Almanya tren şirketi) özelleştiğinden beri böyle olduğu söyleniyor.
Ben Bonn’da çalışıp, Köln’de yaşamayı tercih ettim. Bunun da temel sebebi, tren süresini hesap ettiğimde 45 dakikada iş yerimde olabilecektim ve tek başıma geldiğim için Köln’de expat sayısı ve expat etkinlikleri daha fazla olduğundan arkadaş bulmam kolay olabilir diye düşündüm. Maalesef arkadaş edinemedim.
Peki ulaşım konusu ne oldu? Ne yazık ki metrobüs oldu 😀 Abartmıyorum bunu cidden. Sabahları trenler en az 15 dk ve akşamları standart ortalama 50 dk geç kaldığı için benim ise gidiş-gelişim 2.5-3 saat sürmeye başladı. Ve maalesef 2-3 tren üst üste geciktiği için trenlere balık istifi gibi biniyorduk. Metrobüsü hiç aratmıyordu.
Bunun aynısının Köln-Düsseldorf arasında da olduğunu çok sık duydum.
4. Almanya’da İş Hayatı
Berlin’deki arkadaşlarımın da, benim de ortak yaşadığımız bir konu var: İş yükü fazlalığı.
Herkes bu durumla karşılaşır mı bilmem ama genel olarak kendim ve tanıdığım Almanya’da yaşayan birçok kişi için durum böyle. Yabancıların iş yükü diğerlerine göre daha fazla oluyor. Alman iş arkadaşınıza sizinki kadar iş verilmezken, size ondan daha fazla ve daha kompleks işler verilebiliyor. Hafta içi normalin üstünde, hafta sonu da mesaide bulabilirsiniz kendinizi. Size mesai yapın denmez fakat işler bitmediği icin çalışmak zorunda kalabilir ve kendinizi sürekli çalışırken bulabilirsiniz.
İş hayatında çok renkli şeyler yasayanlar var fakat bu konuda fazla detaya girmek istemiyorum. Yaşadıkça göreceğinize eminim.
5. Almanya’da Güvenlik Sorunu
Ev sahibimin evime girmesi bence ciddi güvenlik konusuydu.
Bir gün akşam 8:30 da evsiz bir adam üzerime atladı ve inanılmaz korktum.
Bunlar dışında bir şey yaşamadım fakat sokaklarda kamera olmaması sebebiyle delil yetersizliğinden kapanan dava sayısı çok. Buna ilaveten yapılan araştırmalar Almanya’da suç oranının %36, Türkiye’de %41 olduğunu gösteriyor.
Benim 7 aylık Almanya’da yaşam maceram maalesef hep çok şanssız olaylarla dolu geçti. Bu sebepten Türkiye’ye dönmeye karar verdim.
Sizlere tavsiyelerim:
– Almanya’nın da her ülke gibi iyi ve kötü yanları olduğunu bilin.
– Youtube’da “Almanya’da yaşamak için X sebep” , “Almanya’da yaşamamak için Y sebep” videolarının hepsini izleyin.
– Almanya’da masraflarınızın ne kadar olacağını hesaplayın.
– İçine kapanık biri değilseniz ve yalnız geliyorsanız arkadaş bulmanın zorluğunu kabullenin ve arkadaş edinme yollarını araştırın.
– Beklentilerinizi belirleyin ve Almanya’da bunları ne kadar karşılayabileceğinize dair ciddi bir araştırma yapın.
– Almanya’nın ev bulmakta en zor olduğu ülkelerden biri olduğunu kabullenerek gelin.
Ümit ederim ki, herkesin deneyimi çok güzel olsun.
Sevgiler
Serap Koç
…
Serap’ın olumsuz deneyimleri umarım Almanya’nın sadece iyi yönlerine odaklanmamanız gerektiği konusunda yardımcı olmuştur. Hayattaki neredeyse her kararımızda olduğu gibi Almanya’ya taşınmak konusunda da madalyonun iki taraflı olduğunu unutmamalı, beklentilerimizi ona göre ayarlamalı ve kararlarımızı ona göre vermeliyiz.
Bu yazıyı lütfen Almanya’ya taşınmayı düşünen sevdiklerinizle paylaşın ki onlar da Almanya’nın kötü yanları hakkında fikir sahibi olabilsinler.
Siz de Almanya’da veya yurt dışında herhangi bir yerde yaşıyorsanız ve yaşadığınız yerle ilgili olumlu veya olumsuz tecrübelerinizi yayınlamamı isterseniz hayatveseyahat@gmail.com adresine mail atabilirsiniz. Deneyimleriniz benzer yol izlemeyi düşünen diğer okurlar için çok kıymetli olacaktır.
Almanya’nın kötü yönleri yazısını faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, yeni yazılarımdan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂
Instagram: hayatveseyahat
YouTube: Hayat ve Seyahat
Facebook: Hayat ve Seyahat
Pınar
13 Temmuz 2020, 08:58Kardeşim Almanya da yaşıyor. Alman vatandaşı bir Yunan ile evli.Almanlar Türklere daha çok Yunanlara daha az olmak ile birlikte kesinlikle ırkçılar.Hitlerin torunlarından bahsediyoruz sonuçta bence çok doğal. İki mühendis eş, çalışıyorlar ama ülke çok pahalı. İşin özü ben o anlatılan pembe Almanya’yı hala göremedim 6 senedir. 17-24 metrekare evler olduğunu öğrendiğimden beri de tiksiniyorum artık. Sonuçta bu devlet, insanına 17 metrekare evi reva görüp yaptırmış, üstüne kapı numarası asmış. 😡😡😡