Barselona gezilecek yerler denince aklımıza ilk olarak, tepesinde vinçlerle inşaatı hiç bitmeyen Sagrada Familia Katedrali ve mimar Gaudi’nin eseri olan ilginç mimarili renkli evler geliyor. Futbolseverler ise FC Barcelona stadını görmek için eminim sabırsızlanıyorlar 🙂 Barselona gezisi sırasında ziyaret etmeyi düşüneceğiniz yerleri bu yazımda anlatmaya çalışacağım. Ulaşım, konaklama, eğlence, yemek, alışveriş ve gezi bütçesi gibi diğer konular için BARSELONA GEZİ REHBERİ ve BARCELONA YEME İÇME & EĞLENCE REHBERİ yazılarıma göz atabilirsiniz.
Birçok müze ve gezilecek yer, sonbahar – kış döneminde 18:00 ve ilkbahar – yaz döneminde 20:00’ye kadar açık oluyor. Bu kapsamda, seyahat tarihinize göre programınızı ayarlayabilirsiniz.
Yazıda bolca geçeceği için en baştan söyleyeyim, Casa ev demek 🙂
Bir yerden başlayarak birbirine yakın olan görülecek yerleri sırayla anlatmaya çalıştım. Haritamız da yan sekmede açık dursun, siz kendi planınıza göre rotayı değiştirirsiniz. Destinasyon kısıtından dolayı ekleyemediğim ama yazıda bahsettiğim diğer yerler de görünüyor zaten haritada (Picasso Müzesi, Espit Chupitos, Agbar Tower gibi).
Park Güell: 1900 yılında Gaudi tarafından yapımına başlanmış ve tam 26 yıl sonra park olarak ziyarete açılmış. Arsanın sahibi olan Güell tarafından yaptırılma amacı aslında ticariymiş, 60 konutluk yeşil alanlı bir site projesi olarak ortaya çıkmış. Fakat projeden ev alan pek olmamış 🙂 Güell de 1918’de ölünce mirasçıları arsayı belediyeye satıp projeden çıkmışlar ve böylece belediye tarafından bölgenin park olarak korunmasına karar verilmiş.
Hansel ve Gratel hikayesinin opera olarak sahnelenmeye başladığı dönemde tasarlanması, parkın dizaynında etkili olmuş. Girince soldaki küçük ve tepesinde haç olan yapı, Hansel ile Gratel’in evi. Sağdaki, zehirli mantar şekli verilmiş kubbesi olan ise cadının evi 🙂
Aşağı inen merdivenler ortada küçük bir şelale ile ayrılıyor ve burada, Barcelona’ya giden herkesin mutlaka yanında resim çekildiği ünlü ejderha/bukalemun var. Aynısını yapıyoruz elbette 🙂
Park Güell’in giriş ücreti, bileti internetten alınca 7.5 Euro ama normal bilet gişelerinden alınca 8.5 Euro. İnternetten alınca güne ek olarak saat de seçmek gerektiğinden biraz riskli olabilir, sonuçta nereyi ne kadar gezip saat kaçta burada olacağımızı kestirebilmek güç. O yüzden daha garantili olması için bence kapısından bilet alın.
Kalabalıktan ötürü muhtemelen hemen bir sonraki seansa bilet alamayacaksınız; ama biletsiz gezilen kısım da gayet büyük bir alan olduğu için dolaşmaya oradan başlayın ve saatiniz gelince en yakındaki kapıdan giriş yapın. Saat konusu kritik, biletinizde yazan saatten itibaren yarım saat içinde giriş yapmalısınız.
Büyük eseri olan bu parkı tamamladıktan sonra, aynı yıl içinde Gaudi’ye tramvay çarpmış ve kazadan 3 gün sonra ölmüş. Günümüzde Park Güell, UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor.
Casa Museu Gaudi (Gaudi House Museum): 1852 – 1926 yılları arasında yaşamış olan mimar Antoni Gaudi, Park Güell’in içindeki bu evde 20 yıl kalmış ve ölümünden yaklaşık 40 yıl sonra ev, müze olarak ziyarete açılmış. İçeride Gaudi’nin tasarladığı objeler ve eserleri yer alıyor. Girişi 5.5 Euro, fakat Sagra da Familia artı audio guide şeklinde normalde 22 Euro olan bilet ile birlikte kombine alındığında toplam 24 Euro (3.5 Euro avantajlı) olmuş oluyor. Yani Sagra da Familia’yı audio guide ile gezecekseniz (Türkçe dil seçeneği yok) Casa Museu Gaudi ile kombine bilet alın ve audio guide olmadan gezecekseniz ayrı bilet alın (Sagra da Familia’nın audio guide olmadan girişi 15 Euro).
Metronun L3 hattındaki Lesseps durağında inerek veya 24, 92, 32, H6 ve 116 numaralı otobüslerle Casa Museu Gaudi’ye ulaşmak mümkün.
Casa Vicens: 1883’te yapımına başlanmış ve tamamlanması 5 yıl sürmüş. Bir çini üreticisi tarafından Gaudi’ye yaptırıldığı için, sahibinin ürettiği çiniler binanın dış cephesinde bol bol kullanılmış. Böylece adam kendi ürünlerinin reklamını yapmayı amaçlamış. Hint ve Japon mimarilerinden esinlenilerek, tuğla rengiyle parlak yeşil ve beyaz çinilerin güzel bir kontrastı yakalanmaya çalışılmış. Modernizmin Avrupa’daki ilk örneklerinden olan bu binaya 92 numaralı otobüsle gidilebiliyor.
Casa Vicens biraz ortada kendi başına kalmış. Eğer vaktiniz kısıtlıysa burayı atlayıp Gaudi’nin diğer evlerine öncelik verebilirsiniz.
Hospital de la Santa Creu I Sant Pau (Hospital of the Holy Cross and of Saint Paul): Montaner isimli mimar tarafından 1902 – 1926 yılları arasında yapılan hastane, dünyadaki en iyi Art Nouveau (modernizm) örneklerinden biri sayılıyor. Kendi başına bir şehir gibi tasarlanan hastanenin binaları, caddeleri ve bahçeleri, hastalar ile doktorların kendilerini geleneksel bir hastanede olduğundan daha iyi hissetmeleri için günışığından ve temiz havadan en fazla faydalanmalarını sağlayacak şekilde yapılmaya çalışılmış. Günümüzde UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor.
La Sagrada Familia (The Sacred Family): Barselona’nın simgesi ve Gaudi’nin başyapıtı olan bu katolik bazilikanın inşasına 1882’de başlanmış ve halen devam ediyor. Günde ortalama 5000 insan tarafından ziyaret edilen ve Barselona gezilecek yerler denildiğinde herkesin aklına ilk gelen yer olan bu simge yapı, modernizmin en önemli sembolü olmuş.
Sagrada Familia ziyaret saatleri 09:00 – 20:00 arası, fakat önünde son derece uzun kuyruklar olduğundan erken gitmek faydalı olabilir. Giriş fiyatı sadece bazilika 15 Euro, audio guide alırsanız 7 Euro ekleniyor, bir de kuleye çıkayım derseniz 7 Euro daha ekleniyor. İki kuleden birini seçip 65 metre yükseklikten şehir manzarasını izlemek güzel bir deneyim olabilir. Sırası çok ama çok uzun, beklememek için biletinizi kesinlikle önceden alın. Bilet almak için tıklayın.
Doğuya (şehir merkezine bakan) kule Nativity Façade olarak geçiyor. Nativity İngilizce’de doğum anlamına geldiği için burası İsa’nın doğumunu sembolize ediyor. Gaudi hayattayken bu kısmı bitirmiş ki kendisinden sonra inşaata devam edecek olan insanlar projenin önemini ve büyüklüğünü anlasınlar. Batıya bakan Passion Façade ise tutku cephesi gibi bir şekilde Türkçe’ye çevrilebilir. İsa’nın tutkusunu, ölümünü ve yeniden canlanmasını sembolize ediyor. Günbatımına yakın bir saate oradaysanız, günün son ışıkları batıya düşeceği için bu kuleye çıkmayı tercih edebilirsiniz.
Metro ile L2 veya L5 hattındaki Sangrada Familia durağında inerek, otobüsle ise 19, 33, 34, 43, 44, 50, 51, B20, B24 hatlarını kullanarak gidebilirsiniz.
Casa Mila (La Pedrera): Gaudi’nin dahi kişiliğinin, kendine özgü estetik anlayışının, şekillere, renklere ve doğanın geometrisine duyduğu ilginin en güçlü ispatı olarak kabul edilen sekiz katlı bu bina, aynı zamanda o yıllarda Gaudi’nin etkilendiği modernizm (Art Niveau) akımının önemli bir örneği olmuş. 1906’da Casa Batllo biter bitmez yapımına başlanan evin tamamlanması 6 yıl sürmüş. Görüntüsü taştan yapılmış gibi olduğu ve yapıldığı ilk yıllarda pek sevilmediği için, taş ocağı anlamına gelen La Pedrera takma adını almış. Günümüzde UNESCO dünya koruma listesinde yer alıyor. Giriş ücreti audio guide ile birlikte 22 Euro. Bilet almak için tıklayın.
La Pedrera’nın akşam vaktinde ışıklandırılmış halini görmek için farklı bilet seçenekleri de var, sitesinden incelersiniz.
Ulaşmak çok kolay, tam şehrin merkezinde. L3 metro hattındaki Diagonal durağında, trenlerin Provença durağında inebilir veya 7, 16, 17, 22, 24 ve 28 numaralı otobüslerden birini kullanabilirsiniz.
Casa Mila’ya çok yakın olan bir diğer ünlü bina ise Casa Terrades veya diğer adıyla Casa de Les Punxes. Gaudi tasarlamamış olsa da, tuğladan yapılan ve kuleleriyle görkemli hale getirilerek saraya benzetilen bina en ünlü modernizm projelerinden biri olmuş. Geçerken burayı da dışarıdan görüp inceleyin.
Casa Batllo: Dış yüzeyi oldukça canlı, rengarenk ve şekerden yapılmış gibi duruyor 🙂 İçi ise daha da ilginç. Örneğin; binanın tüm katlarına eşit ışık düşsün diye Gaudi, seramikleri alt katlarda açık mavilerden başlayarak üst katlara doğru mavi tonlarına yavaşça geçiş yapacak şekilde döşemiş. Bu etkiyi tamamlamak için alt katların pencere ve balkonlarını üst katlardan daha büyük tasarlamış. Böylece, hem açık renk seramik kaplamalar hem de büyük pencere-balkonlar sayesinde alt katların da üst katlarla aynı düzeyde aydınlık olmasını sağlamaya çalışmış. Giriş 24.5 Euro, sıra beklememek için olan fast pass ile birlikte 29.5 Euro. Giriş ücretine audio guide dahil (Türkçe dil seçeneği tabii ki yok), video guide ise ücretli. Biletler burada.
Casa Batllo’ya L2, L3 ve L4 metro hatlarının kesişme noktası olan Passeig de Gracia durağında inerek veya 7, 16, 17, 22, 24, 28 numaralı otobüsleri kullanarak gidebilirsiniz. Passeig de Gracia caddesi büyük ve merkezde bir cadde olduğu için buraya ulaşım çok kolay.
Casa Battlo’nun hemen solundaki binanın da alışılmışın dışında bir mimarisi olduğu dikkatinizi çekecektir. Bu binanın adı Casa Amatller. Gaudi tarafından yapılmadığı için o kadar meşhur değil ama o da bir modernizm örneği.
Casa Calvet: 1898 – 1899 yılları arasında Gaudi tarafından yapılmış. Gaudi’nin imgelemeye verdiği önem nedeniyle binadaki her elemente farklı anlamlar yüklenmiş. Örneğin; dövme demirden yapılan balkon korkulukları, binanın ilk sahibi olan Calvet’in amatör bir mantar uzmanı olması nedeniyle farklı mantar çeşitlerini sembolize ediyormuş. Pencereler de Katalan ordusunun üniformalarını ve misafirperverlikle bağdaştırılan selvi ağacını anlatıyormuş. Oldukça ilginç. Vaktiniz varsa uğrayın ama öncelik Casa Mila ve Casa Batllo olmalı.
Parc de la Ciutadella: İçinde göl ve hayvanat bahçesi olan Barselona’nın en eski, en büyük ve en popüler parkı. Çevresinde biraz turlamak şart.
Katalunya Parlamentosu burada yer alıyor. Hayvanat bahçesini ziyaret etmek isterseniz girişi 16 Euro. Kırmızı tuğladan yapılıp seramiklerle işlenmiş olan Arc de Triomf‘a da parktan kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz (ya da diğer yönden gelirseniz zaten Arc de Triomf’un altından geçerek parka giriş yaparsınız). Kırmızı metro hattı (L1) üzerinde Arc de Triomf durağında inmelisiniz.
Port Olimpic ve Barcelona Limanı: Akdeniz’in en hareketli limanı burası. Giderseniz Kristof Kolomb’un 60 metre yüksekliğindeki heykelini (Monumento Colon) kaçırmayın. Port Olimpic gündüz denize girmek veya günbatımında hem manzara hem de akşam yemeği için gitmek uygun olabilir; çünkü birçok cafe, bar ve restoran var. Bence bu bölge Çeşme Marina’yı andırıyor 🙂
Barselona’nın çıplaklarıyla ünlü plajları bu bölgede yer alıyor. O yüzden özellikle yaz aylarında gelenler Barceloneta civarına daha fazla vakit ayırabilirler.
Meraklısı için büyük bir akvaryum (L’Aquarium de Barcelona) da var. Metronun Barceloneta durağına yakın. İstanbul’da benzerleri var diye ben gitmedim.
Museu de la Xocolata: Çikolata Müzesi. Giriş 6 Euro. Ben beğendim, içinde çikolatadan yapılmış her türlü bina, figür ve çizgi film karakterleri var. Girince nereli olduğumu sordular, söyleyince de Türk bayraklı ve üzerinde Türkçe ‘hoş geldin’ yazan çikolata giriş biletimi verdiler 🙂 Müzeyi gezmeyi bitirince soluklanmak için cafe kısmında sıcak çikolata içmenizi tavsiye ederim.
Museu Picasso (Picasso Müzesi): Picasso 15 yıldan uzun süre Barselona’da yaşamış ve müzede birçok eseri sergileniyor. Müze pazartesi günleri kapalı, diğer günler 09:00 – 19:00 arası açık. Pazar günlerine özel 15:00’ten sonra ücretsiz giriş kıyağı yapmışlar. Diğer zamanlar için giriş ücreti 12 Euro. Metro ile kırmızı hat üzerindeki Arc de Triomf, sarı hat üzerindeki Jaume I veya yeşil hat üzerindeki Liceu durağında inerek veya 17 – 40 – 45 – 19 (Via Laietana durağı), 39 – 51 (Passeig Picasso durağı), 14 – 59 (Pla de Palau durağı) ve 120 (Princesa durağı) hatlarıyla gidilebilir.
El Palau Güell: Gotik mimariye sahip bu Güell sarayı Gaudi’nin, patronu Güell için yaptığı ilk büyük esermiş. 1886’da yapımına başlanmış ve bitmesi 4 yıl sürmüş. Girişi 12 Euro. 23 Nisan, 18 Mayıs ve 24 Eylül’de ise girişler ücretsiz (24 Eylül’ün Le Merce Festivali olduğunu söylemiştim, resmi tatil). Ben 24 Eylül’e denk geldim, önünde oldukça uzun kuyruklar oluşuyor ve ücretsiz biletler bitebiliyor. O yüzden tarih konusunda benim gibi şanslı bir güne denk gelseniz bile erkenden gitmekte fayda var. La Rambla üzerinde yönlendirmeleri göreceksiniz, yeri çok kolay.
La Rambla caddesi üzerinde opera binası Liceu‘yu görmek için kısa bir vakit ayırabilirsiniz. Benim ilgimi çektiği için girdim, 20 dakikalık tur 6 Euro, öğrenci bileti 5 Euro.
Şimdi sıralı rotayı bitirip diğerlerinden bağımsız bir yere geçtik. Daha çok ilginç bina görmek istiyorsanız Gaudi tarafından Güell ailesinin yazlık evi olarak yapılmış Pavellons Güell‘e de gidebilirsiniz. Burası Camp Nou’ya yakın sayılır, ama en öncelikli görülecek yerlerden biri değil.
Camp Nou: FC Barcelona’nın stadı. Stadyum gezisi ve müze turu için biletler 25 Euro ama meraklısı için değer tabii, ben gittim 🙂 Programınızı belirleyip biletleri online alın ki kapısında sıra beklemeyin.
Barcelona tatil planı yaparken Camp Nou’da FC Barcelona karşılaşmasını izlememek olmaz. FC Barcelona maç biletinizi güvenilir bir şekilde satın alabileceğiniz Pop Event bu konuda size yardımcı olacaktır.
Camp Nou’den araçla güneye doğru inersek Poble Espanyol ve Castell de Montjuic’e yakınlaşmış oluyoruz. Camp Nou’ya gitmeyecekseniz Port Olimpic, Çikolata Müzesi, Picasso Müzesi veya Palau Güell’in birinden o tarafa geçebilirsiniz.
Sanat müzelerinden hoşlanıyorsanız Katalan Ulusal Sanat Müzesi’ni (Museu Nacional d’Art de Catalunya) ziyaret edebilirsiniz. Poble Espanyol’a yakın ve Plaça de Espanya (İspanyol Meydanı) denilen meydanda yer alıyor.
Poble Espanyol (İspanyol Köyü): Montjuic Tepesi’nde yer alan bu köye bir açık hava müzesi de diyebiliriz. 117 bina, 30 shop ve workshop ile 18 restorandan oluşan köyün giriş ücreti 13 Euro. Detayları web sitesinden inceleyebilirsiniz.
Metro ile Espanya durağında inerek ya da 13 veya 150 numaralı otobüslerle gidilebilir.
Font Magica: Plaça Espanya’daki bu havuzun adı Magic Fountain of Montjuic olarak da geçiyor. Süs havuzu, müzik eşliğinde ışıklarla dans ettiriliyor, güzel bir gösteri. Denk gelmek için gösteri saatlerini web sitesinden kontrol edin.
Castell de Montjuic (Montjuic Kalesi): Montjuic tepesinde yer alan bu kale, 170 metre yükseklikten güzel bir manzara sunuyor. Giriş 5 Euro. Kaleye girmeden yalnızca tepeyi dolaşıp (ücretsiz olarak) manzarayı izlemeyi de tercih edebilirsiniz.
Müzeler, sanat galerileri, gece kulüpleri, lunapark ve Olimpiyat stadı bu bölgede yer alıyor. Metro haritasının sol alt köşesinde kalan Parallel durağında inip önce Montjuic füniküler trenine binmeli, sonra 10 – 15 dakika yürümeli veya Montjuic teleferiğine binmelisiniz. Plaça d’Espanya ve Poble Espanyol gibi uğramanız muhtemel olan yerlerden geçen 150 numaralı otobüsü de kullanabilirsiniz, ki bence en mantıklı yöntem otobüsü kullanmak. Çünkü teleferik ücreti tek yön 7.5 Euro.
…
Barselona’da gezilecek yerlerin diğerleri ise şöyle:
La Rambla: Barselona’nın en ünlü caddesi. Oteller, restoranlar, dükkanlar, sokak gösterileri ne ararsanız var.
Plaça de Katalunya (Katalan Meydanı)’da turlamayı da ihmal etmeyin, gezinizin bir yerinde mutlaka oradan geçeceksiniz çünkü burası şehir merkezi. La Rambla ile kesişen büyük meydan.
Torre Agbar (Agbar Kulesi): 2005 yılında tamamlanan bu gökdelen, halk tarafından tarihi dokuyu ve şehrin siluetini bozduğu gerekçesiyle sevilmiyor ve şeklinden dolayı dildo, big dick, condom gibi pek hoş olmayan isimler takılmış. Eleştirilerde haklılık payı olsa da (Dubai değil ki burası?) akşam vakti kırmızı – mavi ışıklandırmaları güzel. Yüksekte olan herhangi bir yere çıktığınızda istemeseniz de göreceksiniz.
Santa Maria del Mar Katedrali: Eski şehrin (old town) içinde oldukça büyük bir katedral. Yakınındaysanız gidip yakından görün. Hatta ilk gördüğünüzde Sagrada Familia zannedebilirsiniz, şöyle ayırın: Sagrada Familia’nın yapımı devam ettiği için tepesinde vinç var 🙂
Sitges: Barcelona’ya trenle yarım saat mesafedeki bu yazlık kasaba, zenginlerin ve eşcinsellerin tatil için tercih ettiği yer olarak biliniyor. Ben gitmedim ama kasabanın kendisi ve denizi çok güzelmiş. Yazın geldiyseniz ve yeterince vaktiniz varsa güzel bir alternatif olabilir.
Tibidabo Amusement Park: Barselona şehir merkezine 1 saatlik tren mesafesinde olan Tibidabo lunaparkı benim kısıtlı vaktim olduğundan zaman ayıramadığım yerlerden olmuştu, Barselona gezisi 3 – 4 gün gibi bir süresi olanların bence gitmesi biraz zor ama önceliğinizin ne olduğuna bağlı. Bilet fiyatı 28.5 Euro’ymuş, web sitesi burada.
Barselona gezilecek yerler yazımı faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşabilir, yeni yazılarımdan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip edebilirsiniz.
Facebook: Hayat ve Seyahat
Instagram: hayatveseyahat
Twitter: hayatveseyahat
Osman Sönmez
02 Aralık 2015, 18:38Rehberinizi okudum, ellerinize sağlık öncelikle. barselona cidden çok harika bir yer.
Elif Fettahoğlu Salih
28 Haziran 2018, 14:19Bayılıyorum sizin şu insanın kafasında oluşabilecek her türlü soruya önceden cevap vermenize .
Fatma Olcucu
06 Temmuz 2018, 11:53Haha tesekkurler, ciddi emek verip uzerinde gunlerce dusununce ve son haline getirmek icin sayisiz kez degistirince oluyor 😉