Bazen insanın ruhu bedenine öyle dar geliyor ki yollara düşmek istiyor. Yol öğretsin istiyoruz doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü ve daha pek çok şeyi. “Yol öğretir!” deyip minik bir çanta hazırladım ben de. Döviz kurunu düşününce yurt içinden bir yer seçmek istedim. Öyle bir yere gideyim ki evimde gibi hissedeyim, huzur versin bir parça bana. Ne zaman böyle bir arayış içerisine girsem ilk tercihim hep adalardan yana olur. O yüzden çok düşünmeden rotamı Bozcaada’ya çevirdim.
Ada şimdiye kadar kimlere ev sahipliği yapmamış ki. Akalar ilk yerleşmişler –yani bildiğimiz kadarıyla- Yunanlılar, Persler, Romalılar, Venedikliler, Osmanlılar… derken liste uzayıp gidiyor. 20 Eylül 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile de Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmış. Gerek askeri açıdan gerekse ticaret açısından ada her dönem çok önemli olmuş ülkeler için. Uzun yıllar Rum ve Türk nüfusa ev sahipliği yapmış. Bu özelliğini hala korumakla birlikte Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesiymiş.
Bozcaada’ya gitmek için ilk durağım Çanakkale’nin Ezine ilçesi. Geyikli İskelesi’nden Geyikli-Bozcaada feribotuna bineceğim. Feribota kendi aracınızla ya da yaya olarak binebiliyorsunuz. Ancak Bozcaada o kadar minik bir ada ki arabaya hiç ihtiyacınız olmuyor. Feribot çok kalabalık, çünkü o gün Bağbozumu festivali var adada. Bu arada Bozcaada festivallerinden bahsetmezsek olmaz. Her mevsimde ilginizi çekebilecek bir festival bulabilirsiniz. Yani, “eyvah mevsimi değil!” diye düşünmeyin 🙂 En bilinen festival Bağbozumu Festivali (Eylül ayında) olsa da Şarap Tadım Günleri (Temmuz ayında), Caz Festivali (Temmuz ayında), Yerel Tatlar Festivali (Eylül ayında) gibi birçok etkinlik ve festivale denk gelmek mümkün. Özellikle festival zamanları ve resmi tatil günlerinde otel rezervasyonlarını çok önceden yaptırmakta fayda var.
Feribottan indiğimde ada beni tüm misafirperverliğiyle selamlıyor. Sağ yanımda Bozcaada Kalesi, karşımda Rum ve Türk Mahalleleri tüm görkemiyle uzanmakta. Görülecek yerler arasında ilk durağım Bozcaada Kalesi, çünkü korsan mezarlarını ve manzarayı çok merak ediyorum. Bozcaada gezilecek yerler arasında üst sıralarda yer alan kale Bozcaada’nın en heybetli yapılarından. Tam olarak kimin zamanında yapıldığı tam olarak bilinmese de Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar dönemlerinden beri kullanıldığı biliniyor. Korsan Mezarları da bu döneme ait. Kalenin içerisinde surlara yükselen oldukça korkutucu görünen bir merdiven var. Beni tereddütte kalsam da manzaraya değeceğine emin olduğumdan merdivenleri çıkmaya başlıyorum. Sonuç elbette ki beklediğim gibi, ada tüm muhteşemliğiyle karşımda.
Bozcaada’da Rum ve Türk Mahalleleri bıçak kesiği gibi ayrılıyor birbirinden. Bunun sebebi iki mahalleyi ayıran derenin artık kurumuş olması. Derenin yerine artık Çarşı Çınar Caddesi var ben de rotamı oraya çeviriyorum. Her iki mahalledeki evler kendi kültürlerini korumaya devam ediyorlar. Hangi yöne gideceğime uzun süre karar veremiyorum ancak kalbimin sesi Rum Mahallesi’ni seçiyor. Buradaki her ev önünde fotoğraf çekilmeniz için yapılmış sanki. Her biri rengarenk, pek çoğunun duvarında etkileyici resimler var. Hepsiyle fotoğraf çekilmek istiyorum; ancak biraz kalabalık var.
Rum Mahallesi’nin tam ortasında Meryem Ana Kilisesi konumlanıyor. Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi olarak da bilinen kilisenin Venedik zamanında yapıldığı düşünülmekte. Sadece Pazar günü hizmet veren kilisenin çan kulesinden düşen parçalar sebebiyle fazla yaklaşılmaması için önlemler alınmış. Bu haliyle bile insanı büyülüyor. Rum Mahallesi’nde uğranılması gereken bir önemli yer de Ada’nın sembollerinden biri olan Çiçek Kurabiyecisi. Damak Çatlatan, Damla Sakızlı, Bademli gibi tadı damağınızda kalacak kurabiyeleri tatmadan sakın Bozcaada’yı terk etmeyin.
Çiçek Fırın’ın kurabiyeleri ile enerjimi toplayıp yönümü Türk yani Alaybey Mahallesi’ne çeviriyorum. Mimari olarak Rum Evleri’ne çok benzese de birkaç küçük detayla farklılığı hemen anlaşılıyor. Ancak renklilik ve fotoğraf malzemesi olarak Rum Mahallesi’nden eksik kalır yanı yok. Rum Mahallesi’ndeki alt katlardaki geniş pencereler Türk Mahallesi’nde yerini dar pencerelere bırakıyor. Bunun sebebi Türklerin alt katlarını erzak deposu olarak kullanmaları, Rumların ise bodrumu bu amaçla kullanmaları.
Bozcaada yemekleri veya Bozcaada’da nerede ne yenir diye baktığımızda iştah kabartan kahvaltıların vazgeçilmezi ev yapımı reçeller ile güne harika bir başlangıç yapmak mümkün. Rumların geleneksel domates reçeli Bozcaada ile özdeşleşmiş bir tat olduğundan mutlaka denemenizi öneriyorum, beğenirseniz adadaki birçok yerden satın alabilirsiniz. Bozcaada’nın en eski restoranlarından Koreli Restoran ve Ayazma Yolu üzerindeki Vahit’in Yeri uğramanızı tavsiye ettiğim yerlerden. Kalamar tava ve kabak çiçeği dolması gibi lezzetlere bayılacağınızdan eminim.
Ada’nın en önemli gelir kaynaklarından biri olan Bozcaada Şarap Fabrikaları Ada’yı ziyaret etmek için bir diğer önemli sebep. Birbirinden güzel, çeşit çeşit ada şaraplarını tadabilir, satın alabilirsiniz. Oldukça iştah kabartıcı bir deneyim.
Eğer eski eşyalara meraklıysanız koleksiyoner Hakan Gürüney’in kurduğu Bozcaada Müzesi tam sizlik diyebilirim. Hakan Gürüney, uzun yıllar Bozcaada’ya ait fotoğraflar, kartpostallar, deniz kabuklarından şarap şişelerine kadar pek çok eşyayı biriktirmiş. Bir nevi Bozcaada’nın belleğini oluşturmak için kendi imkanlarıyla kurduğu bu müzeyi gezmek, tarihte yolculuk yapmak gibi bir deneyim sunuyor ziyaretçilerine.
Eğer Bozcaada seyahatiniz sıcak aylarda ise Ayazma Plajı, turkuaz rengi denizi ve incecik kumu ile sizleri bekliyor, Bozcaada’da nerede denize girilir sorusu için cevabımız kuşkusuz burası. Ayazma Plajı’na gitmek için merkezden kalkan dolmuşlara binebilirsiniz. Su sporlarıyla ilgilenenler için deniz bisikleti, banana, hamburger ve jet ski kiralama hizmeti de sunuluyor.
Gezinize bir parça romantizm katmak için en doğru tercih Polente Feneri olur. Arabanıza Ada Şarabı ile birkaç küçük atıştırmalığı atın, ayağınıza en rahat spor ayakkabınızı giyin ve Polente Feneri tabelalarını takip edin. Arabanızı kayalıkların yanında bıraktıktan sonra 2-3 km’lik zorlu bir yürüyüş sizi bekliyor, o yüzden spor ayakkabı önemli bir detay. Eşsiz bir gün batımı ve ada manzarası ile Rüzgar Gülleri sizi bekliyor.
Manzaralar, evler çok güzel, lezzetler şahane peki ya sanat? Bozcaada’da pek çok butik ürünlerin satıldığı dükkanlara rastlayabilirsiniz. Ayrıca meydanda el yapımı ürünlerin, ada temalı hediyelik eşyaların satıldığı stantlara uğramadan ayrılmamanızı tavsiye ederim.
Eğer Bozcaada’nın tadına doya doya varmak istiyorsanız bir zamanların eski Rum Evleri bugün butik otel olarak turistleri ağırlıyor. Ada ruhunu hissedebilmek için çok güzel bir alternatif. Akşam ise Bozcaada’nın daracık sokaklarına yayılan rengarenk meyhaneler adeta bir yeryüzü sofrasını andırıyor. Bir yanda Rum ezgileri, bir yanda Türkçe nameler yükselirken kadehler her zaman ‘bitmeyen dostluğa’ kalkıyor.
Eğer Bozcaada tatilinizi günübirlik olarak planladıysanız da bir nefes almak için en ideal yerlerden biri iskelenin tam karşısındaki Polente Cafe. Beyaz & mavi temalı konseptiyle oldukça huzur verici bir görüntüsü var. İskelenin tam karşısında olduğu için manzaranın güzelliğinden bahsetmeme bile gerek yok biliyorum. Belki de en önemli avantajı gelen feribotu görebiliyor olmanız. Bu neden önemli, çünkü Ada’da zaman nasıl geçiyor asla anlamıyorsunuz..
…
Yazı ve fotoğraflar: Fulya Çetinsöz, Instagram: tarcinlikurabiyeblog
Düzenleme: Fatma Ölçücü
Sizin de Türkiye’de gezip gördüğünüz yerlerle ilgili gezi yazılarınız Türkiye’nin en çok okunan seyahat bloglarından Hayat ve Seyahat’te yer alsın isterseniz gezi yazınızı ve ilgili fotoğrafları hayatveseyahat@gmail.com adresine göndermeniz yeterli.
Bir Instagram Adası: Bozcaada Gezi Rehberi yazısını faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, yeni yazılardan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın 🙂
Facebook: Hayat ve Seyahat
Instagram: hayatveseyahat
Twitter: hayatveseyahat
Sevim Buyuk
30 Ağustos 2019, 13:43Siteniz harika her zaman güzel bilgiler paylaşıyorsunuz.Emeğinize sağlık
Bozcaada sevdalısı
04 Eylül 2019, 18:52Eylül de Bozcaada nasıldır çift olarak gelmeyi planlıyoruz değermi gelmeye
Fatma Olcucu
04 Eylül 2019, 21:31İyidir.