2016 yılının Ocak ayından beri evim olan Almanya‘nın tartışmasız en güzel şehri Münih, ziyaretçilerine birbirinden güzel parklar, hareketli caddeler, kocaman müzeler ve seçim yapmanın zor olduğu çok keyifli bira bahçeleri başta olmak üzere sayısız güzellik sunuyor. Münih gezilecek yerler arasında en önemlilerini bu yazımda bir araya getirdim, restoranlarda dikkat etmeniz gerekenler ile ünlü gece kulüpleri ve en bilinen restoranlar gibi Münih’te yaşamaya başladığımdan beri edindiğim yerel tecrübelerden de Münih gezisi için faydalı olabilecekleri ekledim.
Münih’te görülmesi gereken yerler çok büyük bir alanda değil, zaten gelişmiş toplu taşıma ağı ile her yere kolayca gidilebiliyor. O yüzden ben aşağıda gezilecek yerleri konumlarına göre gruplamış olsam da siz kafanıza ve ilgi alanlarınıza göre sıralamayı değiştirebilirsiniz. Kesinlikle görülmesi gerektiğini düşündüklerimi yıldız (*) ile belirttim, tamamının giriş ücreti olmadan gezilebildiğini de ekleyeyim 🙂 Üzerinde işaretlemeler yaptığım metro haritası dahil Münih’te nerede kalınır, otel tavsiyeleri ve Münih’te ulaşım bileti alırken dikkat edilmesi gerekenler gibi konular için MÜNİH KONAKLAMA VE ULAŞIM REHBERİ yazımı da okumayı unutmayın.
1. GRUP
*Sendlinger Tor: Münih’te gezilecek yerler denildiğinde herkesin aklına ilk gelen yer olan Marienplatz’tan başlamamı beklediniz ama oraya birazdan yürüyerek ulaşacağız, ilk durağımız Sendlinger Tor. Almanca’da Tor kapı anlamına gelir ve şehrin giriş çıkışlarının korunduğu üç kapımızdan ilki burası.
Sendinger Tor’un asıl önemi ise tarihi bir kapıya ev sahipliği yapmanın ötesinde cafe, restoran, mağaza ve barlarıyla Münih’in en canlı noktalarından biri olması.
Metronun U1, U2, U3 ve U6 hatlarının kesişim noktasındaki Sendlinger Tor durağında inerek veya birçok tramvay, otobüs hattını kullanarak Sendlinger Tor’a kolayca ulaşılabilir.
Asamkirche: Sendlinger Tor’da yürürken önünden geçeceğiniz bu küçük kilise, Güney Almanya’nın Barok mimarisindeki en önemli yapılarından biri olduğundan içine bir bakın. Özellikle tavanı gerçekten muazzam.
Frauenkirche (Cathedral Church of Our Lady): Asamkirche’den birkaç dakika yürüdükten sonra Münih’in simge yapılarından olan iki kuleli bu kilise karşınıza çıkacak. Şehir efsanesi mi bilinmez ama iki kulenin birinin diğerinden kısa olmasının sebebi olarak yapıldığı yıldaki malzeme eksikliği söyleniyor 🙂 Kısa olan Güney Kule ziyarete açık, Münih’e bir de tepeden bakayım diyenler 8 Euro ödeyerek çıkabilir.
Frauenkirche ile ilgili bir tane daha şehir efsanemiz var, o da girişindeki ayak izi ile ilgili. Devil’s footprint denilen bu ayak izinin şeytana ait olduğuna inanılıyor.
*Marienplatz: Fazla geciktirmeden Münih gezilecek yerler arasında ilk sırada olan Marienplatz’a yürüyerek geldik bile, zaten Sendlinger Tor’dan bir durak mesafede. Avrupa’yı kasıp kavuran veba salgını sırasında Meryem Ana’ya dua eden insanların geldiği meydanın ismi bu nedenle Meryem Meydanı anlamına gelen Marienplatz olmuş. Meydanın ortasındaki dev sütunun üzerinde de altın renkli Meryem Ana heykeli bulunuyor.
Gezmeye doğrudan Marienplatz’tan başlayacaksanız metronun U3, U6 hatlarının veya Sbahn’ın Marienplatz durağında inerek ulaşabilirsiniz. Metronun birçok çıkışı olduğu için, Marienplatz meydanına doğrudan çıkmak için örneğin Weinstrasse oklarını takip edin.
*Neues Rathaus (New City Hall): Marienplatz’taki bu harika belediye binasını ilk gördüğümde uzun uzun incelemiştim, hala da önünden her geçtiğimde ne kadar güzel olduğuna şaşırırım. Özellikle yaz aylarında geldiyseniz kırmızı çiçeklerle yer yer taçlandırılmış görüntüsünü çok seveceğinizi düşünüyorum. Saat 11, 12 ve 17’de yapılan (Kasım – Şubat arası 17’deki gösteri yok) ve The Glockenspiel adı verilen kuledeki figürlerin küçük gösterisini de, denk gelirseniz çoğunluğu uzak doğulu olan grupların şaşırma efektleri eşliğinde izleyin 🙂
Neues Rathaus’un karşısındaki mavi tabelalı Rischart Cafe‘nin üst katına çıkarak meşhur elmalı tart Apfelstrudel veya başka tatlılar eşliğinde meydanı ve Neues Rathaus’u doyasıya seyredebilirsiniz. Fiyatları normal bir cafeden 1 – 2 Euro fazla, direkt meydanda diye öyle çok fena turist kazığı yok 😉 Kahveler nedense genelde pahalı oluyor 4 Euro’ya yakın, tatlılar da 6 – 7 Euro gibi.
Altes Rathaus (Old City Hall): Yeni belediye binası karşınızdayken sağınıza baktığınızda üçgen halinde yükselen ve isminin karşılığı eski belediye binası olan bu yapıyı göreceksiniz. Günümüzde oyuncak müzesi (Spielzeugmuseum) olarak hizmet veren yer özellikle çocuklu ailelerin ilgisini çekebilir. Yetişkin bileti 5, çocuk bileti 2 ve aile bileti 11 Euro.
Henüz hayatının aşkını bulamamış hanımlar, gelmişken bu binanın önündeki Juliet heykelinin -artık aşınmış olan- sağ göğsünü okşayıp kendine yakışıklı ve romantik bir Romeo dileyebilir 🙂
St. Peter Kirche (St. Peter’s Church): Marienplatz’taki kilise, Münih’in bilinen en eski kilisesi ve merkez noktası. Frauenkirche ile karıştırmayın, bunun tek kulesi var (diğerinin ikiydi, hani biri diğerinden kısaydı filan 🙂 ).
Frauenkirche’nin tepesine çıkmamıştım ama buranın çıktım, bir şehri tepeden görmeden rahat edemem diyorsanız Rathaus binasını ve Marienplatz’ı kuşbakışı görmek için güzel yer. Ama basamakları dar ve çıkması zor, giriş ücreti de yetişkin 3 Euro. Öğrenciyseniz kimlik kartınızı gösterip indirimli girmeyi deneyin.
*Viktualienmarkt (Victuals Market): Avrupa’daki sebze meyve pazarlarını seviyorsanız burası sizin yeriniz, Marienplatz’tan kısa bir yürüyüşle bu açık hava marketine ulaşabilirsiniz. Özellikle hava güzelse kocaman Biergarten (bira bahçesi) ve restoranların dışarıya kurdukları dolup taşan masalar, o kalabalığa dahil olup açık havada ‘takılma’ isteği uyandırıyor.
Dükkanlar genelde 18:00 civarı kapanıyor, Pazar günleri ise in cin top oynar halde. Yani Pazar gitmeyin, diğer günler ise gündüz gidin.
Isartor: Viktualienmarkt’ta biraz soluklandıktan sonra Münih’in bir diğer kapısı olan Isartor’a ulaşmak için 500 metre kadar yürüyün. Münih’in içinden geçen nehrin ismi Isar ve burası da Isar Nehri’ne yakın olduğu için Isartor ismini almış.
Aralık ayında geldiyseniz Noel pazarlarını gezerken buraya uğrayıp dünyanın en büyük sıcak şarap yapılan kazanını görmeli ve -seviyorsanız- sıcak şarabınızı yudumlamalısınız. 200ml sıcak şarap 4 Euro civarı, genel kural olarak her yerde ekstra bardak depoziti alınır. Almancası Pfand, bardağı getirince parayı geri alırsınız.
Yürümeyi sevmiyorum, zaten vaktim de kısıtlı diyorsanız Isartor’u atlayıp bir sonraki yazacağım yerden devam edebilirsiniz. Ama cafe – restoranlarda takılmayı seviyorsanız Isartor’un kendisinden ziyade, Marienplatz’tan Isartor’a doğru olan ve Tal olarak geçen caddeyi atlamayın. Burası Münihlilerin ‘after work drinks’ ve benzeri sosyalleşmeler için uğradığı yerlerin başında geliyor.
*Hofbräuhaus: Buranın ne olduğunu söylemeden önce şu ‘üzeri noktalı a’ konusunu açıklığa kavuşturayım. Normalde e diye okunur ama arkasından buradaki gibi u geliyorsa ‘oy’ diye okunuyor, Almanca’nın şirinlikleri 🙂 Yani neymiş, bu meşhur yerin ismi Hofbroyhaus’muş. Doğrusunu öğrendiğimize göre bildiğimiz a ile yazmaya devam edebilirim.
Hofbrau, Münih’in ünlü bira markalarından bir tanesi ve burası da bu biranın eski damıtım evi, şimdiki hali için taverna diyebiliriz. Dünyanın en ünlü tavernası olduklarını söylemeleri biraz iddialı olsa da, çok çok ünlü ve popüler olduğunu söyleyebilirim. Bu ününü elbette büyük ölçüde Marienplatz’ta yer almasına, yani süper turistik konumuna bağlayabiliriz. Bir de Münih’te Hitler’in konuşma yaptığı yer olarak biliniyor, Nazi lideri Hitler 1937 yılında bu binada konuşma yapmış.
Kapalı mekan olduğu için hava koşullarından bağımsız olmanız en büyük avantaj, mekan kocaman olduğu için de büyük bir aksilik olmadığı sürece yer bulursunuz. Ayakta dikilip garsonlara ‘biz nereye oturalım’ gibi sormayın iplemezler, masasında sizin kişi sayınız kadar boşluk olan yere kaynayın. Sahneye yakın olabilirseniz denk gelmeniz muhtemel olan canlı müziği daha iyi dinlersiniz, müzik ekibi geleneksel kıyafetli oluyor. Oktoberfest de buna yakın bir şey işte bira müzik Bavyera kostümleri filan, kaçırdım diye üzülmeyip biraz tecrübe etmiş olursunuz.
Hofbrauhaus dahil olmak üzere Münih’te yeme içme için bir yere oturduğunuzda genel kurallar: Masanıza yalnızca bir garson bakar ve diğerleri sizden sipariş dahi almaz, önünüze gelen garsona işaret etmeye çalışmayın. Hesap size getirildiğinde bahşiş bırakmak istiyorsanız doğrudan bahşiş dahil alması gereken toplam tutarı garsona söylemelisiniz (kredi kartıyla ödeme dahil), sonradan masada para bırakılmaz. Bahşiş genelde yuvarlak rakama tamamlanarak veya yüzde 10 kadar eklenerek bırakılabilir.
Münih’in en sevdiğim yanlarından biri en turistik yerlerde bile kazıklanmamaktır, yukarıda tatlı ve kahve alternatifi için tam meydandaki Rischart Cafe örneğini vermiştim. Hofbrauhaus’ta da istediğiniz gibi yiyip içebilirsiniz, tavsiyem olan iki kişiye yetecek tavuk (Hendl) 13 Euro ve 1 litrelik bira 8 Euro, veya o civarlarda işte.
2. GRUP
Deutsches Museum (Alman Müzesi): Dünyanın en büyük bilim ve teknoloji müzesi olan Alman Müzesi’ni yılda yaklaşık 1.5 milyon kişi ziyaret ediyormuş. Hemen hesaplıyoruz, günlük ortalama 4 bin ziyaretçi ediyor. O yüzden kapısında çoğunlukla kuyruk oluyor, girmek istiyorsanız açılış saati olan 9:00’dan biraz erken kapısında olmanız faydalı olabilir. Kapanış saati ise 17:00. 18 yaştan itibaren olan yetişkin bileti 14 Euro, 6 – 17 yaş arası ile öğrenciler için olan indirimli bilet 4.5 Euro. Münih’teki “Pazar günleri tüm müzeler 1 Euro” olayına Deutsches Museum -bildiniz- dahil değil.
Açıkçası Münih’e iki günlüğüne filan geldiyseniz ve öyle bilime aşırı bir merakınız da yoksa 14 Euro verip girmenizi tavsiye etmem. Ne zaman tavsiye ederim; kışın geldiniz ve hava aşırı soğuksa dışarıda bir şey yapmak pek sevimli değil, o yüzden kapalı mekan gezmesi olarak güzel seçim olur. Veya Münih gezilecek yerler için en az 3 gününüz varsa yine girebilirsiniz.
S-Bahn Isartor durağında inerek Deutsches Museum’a ulaşabilirsiniz.
Maximilianstrasse: Isar Nehri üzerindeki bir adaya kurulduğu için Alman Müzesi’nin olduğu yere Museuminsel (Müze Adası) deniyor. Buradan Isar Nehri manzaraları eşliğinde yürüyerek Münih’te alışveriş için en lüks adres olan Maximilianstrasse’ye varabilirsiniz. Artık alışveriş yapmak veya sadece lüks markaların ışıltılı vitrinlerinde kaybolmak size kalmış 🙂 Münih’te mağazalar genelde 20:00’de kapanır, Pazar günleri ise komple kapı duvar olurlar, ona göre gezinizi ayarlarsınız.
Isartor durağından 600 metre kadar ileride olan caddeye ulaşmak için yürüyebilir veya tramvay kullanabilirsiniz.
Odeonsplatz: Münih’teki pek çok festivale ve yürüyüşe ev sahipliği yapan İtalyan stili mimariye sahip bu meydan, Hitler zamanının birçok olayına da tanıklık etmiş. Yanınızdaki bahçe nedir diye merak ederseniz Hofgarten‘a bir bakabilirsiniz. Noel pazarları zamanında geldiyseniz Wittelsbacher Platz’ta kurulanı Odeonsplatz’ın hemen arkası oluyor oraya uğrayın. Rezidenz München isimli saray da burada, herkes içinin harika olduğunu söylüyor ama ben henüz gidemedim. Girişi 7 Euro’ymuş ve Pazar günü indirimi Rezidenz için de yok.
Münih’in ünlü gece kulüplerinden biri olan Filmcasino da burada yer alıyor. Saat 23:00’ten itibaren disko konseptine katılabilir veya fiyatı dert değilse rezervasyon yaptırarak akşam yemeğiyle başlayabilirsiniz.
Bir önceki durağımız olan Maximilianstrasse’den Odeonsplatz yönüne doğru yürüyerek veya doğrudan buraya gelmek için metronun U3, U4, U5, U6 hatlarının kesişimindeki Odeonsplatz durağında inerek Odeonsplatz’a ulaşılabilir.
Odeonsplatz’tan sonra Münih’in en güzel caddeleri olan Ludwidstrasse ve devamında Leopoldstrasse başlar; Avrupa’nın en iyi üniversiteleri arasında olan Münih Üniversitesi (Universität München) ve Bavyera ordusunun 19. yüzyıldaki zaferlerini taçlandırmak adına Kral Ludwig tarafından yaptırılan Siegestor isimli anıt bu caddeler üzerinde. Münih’in Schwabing bölgesi olarak geçen bu caddeler ve çevresi, üniversite nüfusunun getirdiği canlılık sayesinde aynı zamanda cafe ve restoranlar açısından çok zengin. Bunları ek not olarak verdim; çünkü birkaç günlüğüne turist olarak geldiyseniz bu bölgeyi keşif için vaktiniz olmaması daha yüksek ihtimal. Öyleyse turist olarak kaçırmak istemeyeceğiniz meşhur parkımız ile devam ediyoruz.
*Englischer Garten (English Garden – İngiliz Bahçesi): Münih’in bu ünlü ve güzeller güzeli parkı, İngiltere’deki şehir parklarından esinlenildiği için İngiliz Bahçesi ismini almış ama boynuz kulağı geçer hesabı Londra‘nın meşhur Hyde Park’ından ve hatta New York severler bozulmazsa Central Park’tan bile büyük 🙂 2014 yılında Münih’e turist olarak geldiğimde, İstanbul’da yeşil görmeyen birisi olarak buradan o kadar etkilenmişim ki ağaç, göl, ördek ne bulursam bir sürü resmini çekmişim, yokluk işte. Şimdi hala güzel havalarda fırsat buldukça gidiyorum ve her seferinde ‘böyle bir yer iyi ki var’ diye düşünüp mutlu oluyorum.
Münih İngiliz Bahçesi içerisinde görülmesi gereken yerlere gelirsek; ilk durağımız Eisbachwelle. ‘Buz akıntısı dalgası’ olarak garip bir şekilde Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu yer, zemindeki özel kıvrımlı yapısı ve Isar Nehri’nden gelen suyun debisini ayarlayan özel kapaklar sayesinde yapay dalgalara sahip. Ve bu dalgalar üzerinde yaz kış sörfçüler sörf yapıyor, ben ilk gördüğümde bunu kim bulmuş ve sonra nasıl böyle devam etmiş diye çok şaşırmıştım.
Aslında İngiliz Bahçesi içine henüz tam girmedik, sörfçüleri kenardan izliyoruz. Hemen bir parantez açalım.
Haus der Kunst (Sanat Galerisi): Eisbachwelle’de sörfçüleri izlerken hemen yanınızdaki heybetli binayı merak ettiyseniz işte bu sanat galerisi oluyor. Benim çok ilgimi çekmediği için 14 Euro verip girmedim ama her ayın ilk Perşembesi 18:00 – 22:00 saatleri arası ücretsizmiş, belki bir gün giderim.
İçinde Goldene Bar diye güzel bir bar var ona gittim, güzel bir atmosferde biraz takılmak isteyenler bakabilir. Ayrıca Münih’in en ünlü gece kulübü P1 Club da burada.
Sörfçüler sanat galerisinin hemen yanında oldukları için, İngiliz Bahçesi’ne buradan giriş yapmak için tramvay veya otobüsün Nationalmuseum/Haus der Kunst durağında iniyorsunuz.
Ve artık English Garden içine girebiliriz 🙂 Kesinlikle haritaya fazlaca zoom yapıp gitmelisiniz, yoksa ince ince dallanıp ayrılmış olan yollar asla sizi istediğiniz yöne götürmez.
Yolumuzun üstündeki Monopteros ile başlayalım. Biraz tepede olan bu anıt diyebileceğimiz sütunlu yer, yüksekten Englischer Garten manzaralı resimler çekmek için güzel bir seçenek. Bazen düğün fotoğraflarını çektiren Asyalılar bile oluyor.
Yürümeyi sevmiyorsanız sörfçülerin olduğu Eisbachwelle’den hemen Effnerplatz yönüne giden 18 numaralı tramvaya binin ve iki durak giderek Tivolistrasse durağında inin, oradan asıl durağımız olan Çin Kulesi (Chinesischer Turm – Chinese Tower) istikametine yürüyün. Bu durumda Monopteros’u göremezsiniz (zaten şart değil) ama yürüme mesafesini 1 km’ye yakın kısaltmış olursunuz.
Güzel havalarda bira bahçesi (Biergarten) ve kuleden canlı müzik ile ekstra şenlenen Çin Kulesi’ne kötü havada dahi gelseniz Avrupa’nın ortasında böyle bir Asya yapısı görmek ilginç.
Yürümeyi sevmiyorsanız İngiliz Bahçesi’ni Çin Kulesi’nden sonra terk edebilirsiniz, kule ile aynı isimli duraktan kalkan otobüsler oluyor. Vaktim ve enerjim var diyenlere tavsiyem ise, parkın içinde 800 metre kadar ilerideki göle gidip (Kleinhesseloher See) güzel manzara ile minnoş kuğu ve ördekleri görmeniz.
Gölden sonra parktan çıkış noktanız, en güzel ve canlı caddelerden biri olarak kısaca bahsettiğim Leopoldstrasse olacak. Burada bir yemek/kahve molası verebilir ve sonra U3, U6 hatlarının kesişimindeki Giselastrasse veya Müncher Freiheit duraklarının birinden metroya binebilirsiniz.
3. GRUP
Königsplatz (King’s Square – Kral Meydanı): Metronun U1 veya U2 hattının aynı isimli Königsplatz durağında inerek ulaşabileceğiniz bu güzel meydan, aynı zamanda metro durağının heykellerle donatılan güzelliğiyle de dikkat çekici. Meydandaki yapı Atina’daki orijinalinin birebir kopyası olarak inşa edilmiş, ayrıca meraklıları için Antik Yunan ve Roma dönemlerine ait müzeler de bulunuyor.
Alte – Neue – Moderne Pinakothek: Eski, yeni ve modern Pinakhothek isimli bu üç müzeler topluca Pinakhotheken olarak geçiyor. İçindeki eserlerin kapsadığı döneme bağlı olarak isimlendirilen müzeleri, Pazar günü Münih’te müze biletleri 1 Euro olduğu için (istisna müzeler var) öyle gezmiştim. Diğer günler giriş ücretleri Alte 7, Neue ve Moderne Pinakhothek 10’ar Euro. Hepsini gezmek için kombine bilet (Tagesticket) 12 Euro. Neue Salı ve diğer ikisi Pazartesi kapalı.
Königsplatz’tan yürüme mesafesindeki Pinakhotkek üçlemesine müze sevmeyenler hiç uğramayabilir, Münih’e turist olarak geldiğimde ben de planıma alamamıştım. Buralar hala Münih’in üniversite bölgesi ve o yüzden genelde pek canlı oluyor.
Karlsplatz (Stachus): Resmi adı Karlsplatz olan bu meydana Münihliler Stachus (şıtahus şeklinde okunuyor) diyorlar. Yazın fiskiye havuzu, kışın Noel zamanı (Weihnachten) yaklaşırken buz pateni pisti ve sıcak şarap (Glühwein) standları kurulan meydan her zaman hareketli ve Münih’te alışveriş için en önemli yerlerden biri. Karlstor isimli şehrin kapılarından biri de (diğerleri Sendlinger Tor ve Isartor idi) burada yer alıyor.
Ben anlatırken bu şekilde grupladım ama Sendlinger Tor veya Marienplatz’tan yürüyerek gezinizin herhangi bir yerinde ulaşabilirsiniz, buralar Münih’in tam göbeği oluyor zaten. Alışverişin dışında Münih’te gece hayatı için Stachus yine doğru adreslerden biri; şehrin ünlü gece kulüplerinden Pacha, 089 Bar, Call Me Drella, Sweet Club ve daha fazlası burada yan yana yer alıyor. Örneğin Call Me Drella, her daim cadılar bayramı makyajlı olan çalışanlarıyla ünlü bir yer 🙂
Metronun U4 veya U5 hatlarına ek olarak, herhangi bir Sbahn hattının Karlsplatz (Stachus) durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Hauptbahnhof (Main train station – Merkez tren istasyonu): Münih gezisinin herhangi bir noktasında tren kullanacaksanız büyük ihtimalle zaten geleceğiniz Hauptbahnhof, bunun dışında memleket hasreti çekmeniz durumunda da imdadınıza hızır gibi yetişiyor 🙂 Örneğin canınız şöyle kocaman bir Türk kahvaltısı çektiyse, Türk marketinden bir şey almanız gerektiyse, saç sakal traşınız geldiyse, kuyumcu bulmanız lazımsa veya en basiti ‘Nerede bizim bu gurbetçi hemşolar’ diye merak ettiyseniz sizi Hauptbahnhof’un özellikle Goethestrasse isimli caddesinin olduğu yere bekliyoruz. Almanya’daki birçok şehir gibi Münih’te de gurbetçi vatandaşlarımız trenden indikten sonra fazla uzağa gitmeden hemen Hauptbahnhof çevresine mahalleyi kurmuşlar. İddia bayileri, pavyonlar, striptiz kulüpleri, halı dünyaları (!), çeyizciler de yanında bonus olarak geliyor.
Münih’in genelinden farklı olarak sokaklar yere atılmış çöplerle dolu, garip yerlere park edenler, korna çalanlar, adım başı dilenenler filan var. Ben turist olarak geldiğimde kahvaltı için buralardan geçmiş ve “Neden böyleyiz?” sorgulamasından bir süre çıkamamıştım.
Augustinerkeller: Bana ve birçok kişiye göre Münih’in en güzel birası olan Augustiner’in bira evi, Hauptbahnhof’tan Sbahn ile bir durak uzaklıktaki Hackerbrücke‘nin yakınında yer alıyor (Diğer ünlü bira evini hatırlayalım, Marienplatz’taki Hofbrau marka biraydı). Münih’in yerlilerinin gittiği bira evinde, Münih’e Oktoberfest zamanında gelemedim diye üzülüyorsanız küçük bir Oktoberfest tecrübesi yaşayabilirsiniz.
Bu arada Hackerbrücke, Münih’in otobüs terminali München ZOB‘un da bulunduğu yer oluyor. Münih’ten başka bir Avrupa ülkesine en ucuz nasıl gidilir diye bakıyorsanız büyük ihtimalle Flixbus isimli otobüs firmasına denk geleceksiniz, işte onun otobüsleri buradan kalkıyor. Korkmayın Flixbus pis ve iğrenç filan değil, bütçe gerçekten ilk kriterinizse tren yerine tercih edebilirsiniz. Deutsche Bahn trenleri maşallah bazen uçaktan bile pahalı oluyor.
4. GRUP
*Olympiapark (Olimpiyat Parkı): 1972 yılındaki kış olimpiyatları için inşa edilen parkın içindeki Olympiastadion‘da (Olimpiyat stadyumu) zaman zaman konser, etkinlik ve spor müsabakaları düzenleniyor. Güzel havalarda biraz turlayıp çimenlerine yayılabilirsiniz. Göreceğiniz kulenin ismi ise pek şaşırtıcı olmayan şekilde Olympiaturm (Olimpiyat Kulesi). Münih manzarası izlemek için 9 Euro karşılığında kuleye çıkabilirsiniz (doğumgünü olanlara ücretsiz).
Kesenin ağzını ‘biraz’ açmak isteyenler için Münih’te evlilik teklifi veya Münih’te romantik akşam yemeği diyince ilk akla gelen yer olan Restaurant 181 bu kulede yer alıyor. Restoranın ilginç özelliği ise dönüyor olması, yani yemeğinizi yerken manzaraya her baktığınızda farklı bir şey görüyorsunuz diyebiliriz 🙂
Restaurant 181 için rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, fiyatlar kaç çeşit menü seçtiğinize göre kişi başı 70 Euro civarından başlar. ‘Parası beni bozmaz ama başım döner mi acaba’ diyenler için cevabım hayır, başınız dönmeyecek kadar yavaş hareket ediyor ve bir şey hissetmiyorsunuz. Ben akşam gitmiş ve hem manzarasını hem de ‘dönmek’ şeklindeki ilginç fikirli konseptini beğenmiştim.
Metronun U3 hattının Olympia-zentrum durağında inerek Olympiapark’a ulaşabilirsiniz.
*BMW Welt & Museum (BMW Dünyası & Müzesi): Olympiapark ile yan yana olan BMW Welt’in girişi ücretsiz, yani arabaları görmek ve içlerine binip resim çekilmeniz serbest. Müzesine girmek isterseniz bilet 10 Euro, bana biletsiz kısmı yettiği için hiç girmedim.
*Schloss Nymphenburg: Bavyera krallığının yazlık sarayı olarak kullanılmış olan Nymphenburg Sarayı (Nümfenburg gibi okuyabilirsiniz), kocamaaan bahçesi ve avlusundaki gölde yüzen tatlış kuğu ve ördekleriyle benim Münih’te en sevdiğim yerlerden biri. Bilet alıp içine de girilebiliyor ama ben Avrupa’daki sarayların avlularını genelde daha ilginç buluyorum, zaten biletler pahalı oluyor. O yüzden içine girmedim.
Sarayın yakınından geçen metro hattı olmadığı için bulunduğunuz yere bağlı olarak muhtemelen otobüs veya tramvay kullanmanız gerekecek. Benim rotayı takip edip BMW Welt’ten geliyorsanız U3 hattının Moosach durağında inin, oradan 51 numaralı otobüsle Schloss Nymphenburg durağına kadar gidin.
İhtiyacınız olursa Münih Türk konsolosluğu da saraya yakın bir konumda bulunuyor. Adresi: Menzinger Strasse 3. Çalışma saatleri hafta içi 08.30 – 15:00, telefonu +49 3030807090.
Königlicher Hirschgarten: Saraya 1,5 km kadar mesafede olan bu bira evi, 8000 kişilik kapasitesi ile Münih’in en büyük bira bahçesi. Zengin bir menüsü, ev yapımı kekleri ve dondurmaları olan bahçede asıl amaç sevdiklerinizle birlikte sosyalleşmek olduğu için dilerseniz kendi yemeğinizi de götürebiliyorsunuz.
5. GRUP
Son grubumuzda yalnızca tek bir yer var ve yalnızca futbol düşkünlerine hitap ediyoruz 🙂
Allianz Arena: Futbola birazcık ilgisi olan herkes sanırım Almanya’nın canavar futbol takımı FC Bayern München hakkında bir şeyler duymuştur. 340 milyon Euro’ya mal olan 75bin kapasiteli Allianz Arena ise Bayern Münih’in stadyumu. Metronun U6 hattının Fröttmaning durağında inerek gidilebiliyor.
Dış cephesi renk değiştirebilen dünyanın ilk stadyumu olan Allianz Arena, maç günlerinde Bayern Münih renklerini alıyor. St. Patrick’s Day zamanı yeşil olmuş mesela, veya LGBT gününde gökkuşağı renkleri 🙂 Bileti FC Barcelona’nın stadı Nou Camp gibi pahalı; 19 Euro. 10:00 – 18:00 saatleri arası gezilebiliyor. ‘O parayı boş stada vereceğime maç bileti alayım’ diyorsanız çok bonkörsünüz ama aynı zamanda çok şanslı olmanız da lazım, çünkü maç biletleri sürekli yok satıyor.
Münih gezilecek yerler yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı, yeni yazılarım ve gezi tavsiyelerimden haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂
Instagram: hayatveseyahat
Facebook: Hayat ve Seyahat
Twitter: hayatveseyahat
gözde bumin aydın
25 Nisan 2018, 06:10Size çok teşekkür etmek istiyorum. Annem ve oğlumla Munih’e gittik ve sizin sayenizde çoooook güzel gezdik, verdiğiniz bilgiler ve güzel anlatımınız için teşekkür ederim. Keşke biz de orada yaşayabilsek, keyfini çıkartın
Fatma Olcucu
25 Nisan 2018, 08:47Rica ederim faydali olabildigime ve guzel bir tatil gecirmenize sevindim. Umarim hep cok gezersiniz ve yazilarim hep rehberiniz olur. Sevgiler 🙂
mahmut
07 Temmuz 2018, 10:57süper bir yazı olmuş, Teşekkürler
Ulas Ercoskun
26 Eylül 2018, 04:09İki gün sonra eşlerimizle birlikte çok istediğim Octoberfest e katılacağız. Hem bu festival hem de Münih için yazdıklarınızın çok sıcak ve faydalı olduğunu söyleyebilirim. Belki orada karşılaşırız
Fatma Olcucu
26 Eylül 2018, 09:02Merhaba, faydali olduguna sevindim ve Oktoberfest’te iyi eglenceler diliyorum 🙂
Trader
01 Aralık 2018, 19:02Londra gece hayatında anlattığın kadın erkek ilişkileri hakkındaki ipuçları,
kontak kurarken nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konuları Almanya gece hayatı için yazar mısın .
Fatma Olcucu
01 Aralık 2018, 22:29Aklımda var ama inşallah ona da sıra gelir.
S.Nalbant
23 Ocak 2024, 16:32Merhaba. Bu yıl 2 ve 3 ekimde Münih’te olacağız. Hem festivale katılacak hem de şehri gezeceğiz. Size şunu sormak istiyorum.. Münih Rezidens ve BMW Müzesi’ni özellikle görmek istiyoruz. Bu tarihlerde festival kalabalığından dolayı buraları ziyaret edememe durumumuz olabilir mi? BMW Müzesi’ne online bilet alınıyor ancak rezidens için bu tip uygulama yok diye öğrendik. Zamanımız da kısıtlı olduğu için çok uzun kuyruklarla karşılaşır mıyız? Dachau Toplama Kampı’na da gideceğiz, bilet olarak MÜnih XXL ticket önerildi. Dachau’yu da kapsıyormuş. Biz bu biletle havaalanı hariç şehrin içindeki tren metro ve otobüs hatlarından sınırsız faydalanabilir miyiz? Teşekkürler.