Son zamanlarda her yerde otobüsle Avrupa turu hakkında bir şeyler duymaya ve gidenlerin fotoğraflarını görmeye başladınız değil mi? Bana öyle olmuştu, bir yandan da onca yol otobüsle nasıl gidilir ve onca yeri aynı gezide görmek nasıl organize edilir diye merak ediyordum. O yüzden fırsat bulur bulmaz Haydi Avrupa’ya firmasının Büyük Avrupa Turu isimli turuna katılmaya karar verdim ve sonrasında bu otobüsle Avrupa turu tavsiye yazısını yazmaya başladım. Bu yazıda size hem katıldığım turla ilgili deneyimlerimi, hem de benzer konseptli otobüs turlarında dikkat etmeniz gerekenleri anlatacağım. Böylece otobüsle Avrupa’yı gezmek size uygun mu konusunda karar vermenize yardımcı olmaya çalışacağım.
Otobüsle Avrupa Turu fikri neden popüler hale geldi?
Gezmek isteyip yeterince gezemeyen herkesin aşağı yukarı benzer sebepleri var; gezmek pahalı (döviz kurları yükseldiği için artık daha da pahalı), zaman az, gezilecek yer çok…
Örneğin Avrupa’ya ilk defa adım atacak biri, bu kıtadaki simge yapılar olan Eyfel Kulesi’ni, Kolezyum’u görmek, Amsterdam Red Light sokağında dolaşmak, Venedik’te gondola binmek, Barselona’da tapas yemek ve daha birçok şeyi yapabilmeyi haliyle istiyor; fakat nereye bilet alsın, parasını nasıl yettirsin, rotasını nasıl organize etsin ve kısacık zamana bu kadar çok şeyi nasıl sığdırabilsin bilmiyor.
Otobüsle Avrupa turları, bahsettiğim bütçe ve zaman sıkıntısına çözüm olarak ortaya çıktı ve herkesin ortak sorunlarına çare bulduğu için popüler hale geldi.
Tur şirketini seçerken nelere dikkat etmek gerekir?
Bence en önemli üç kriter var: Tur programı, tur fiyatı & fiyata dahil olan hizmetler, önceden gidenlerin yorumları.
Tüm gezilerim öncesi günlerce ve bazen haftalarca araştırma yapan biri olarak elbette benzer hizmeti veren tüm şirketlerin sayfalarını inceledim ve sonunda Haydi Avrupa’ya firmasını seçmeye karar verdim. Çünkü açık ara en düşük fiyat ve en iyi düşünülmüş tur programı oradaydı. Tur kapsamındaki şehirlerin bazılarına önceden gittiğim için oralardaki kaçırılmaması gereken şeyleri biliyordum ve hepsi programda yer alıyordu. Buna dayanarak, gitmediğim yerlerde de benzer şekilde zamanı en iyi şekilde kullanabileceğimi düşündüm. Yani firmanın beni ‘müşteri’ değil ‘yol arkadaşı’ olarak gördüğüne kanaat getirdim ve o yüzden güven duydum.
Detaylı bilgi almak ve kayıt yaptırmak için aradığım firma sorumlusu Kemal Bey, her konuda o kadar yardımcı oldu ki aklımda en ufak bir soru işareti dahi kalmadı ve merakla turun başlayacağı günü beklemeye başladım. Tur başlayana kadar aklımıza gelen tüm sorular tur öncesi & tur süreci için anında cevaplandı, vize ihtiyacı olanlar için profesyonel bir firma aracılığıyla vize süreci de halledildi.
Otobüsle Avrupa Turu nasıl geçiyor, oteller ve otobüste konaklama nasıl oluyor?
Tur katılımcıları Türkiye’deki aklınıza gelen her şehirden olabiliyor. Haydi Avrupa’ya firması özelinde konuşursam, firma Ankara merkezli olduğundan Ankara’dan otobüs yola çıkıyor ve Bolu, İzmit, İstanbul ve Trakya bölgesinden İpsala’ya kadar katılımcılarını alıyor. Yani kayıt yaptırdığınızda geziye nereden katılacağınızı belirtiyorsunuz, otobüs güzergahındaki noktalardan size en yakın olana kendi imkanlarınızla gelmeniz gerekiyor.
Benim katıldığım Büyük Avrupa turunda ilk gece yolda Türkiye sınırından çıkarak geçti ve sonraki günlerde de otobüste geçen geceler oldu. Bu geceler zaten tur programında belirtiliyor ve tur sırasında sık sık turun devamının nerede nasıl olacağı hatırlatılıyor ki katılımcılar gerekli hazırlıklarını yapabilsin. Örneğin bir gece otelde konakladınız, ertesi gece yolda geçecek ve diğer gece tekrar otelde. Bu durumda, ilk otelden çıkarken bagaja vereceğiniz eşyaların haricinde, bir sonraki otele girene kadarki eşyalarınızı yanınıza almanız gerekiyor; farklı kıyafet, çorap, diş fırçası ve macunu gibi. Elbette yanınızda olmasını istediğiniz bir şeyi bagaja verdiyseniz molalarda filan şoförlerden rica edip açtırabilirsiniz, ancak onca valizin içinde hem size hem şoförlere zorluk olduğu için genel olarak ilk günden herkes eşyalarını organize etmeye alışıyor.
Otobüs gayet konforlu olduğundan yolda geçen gecelerde uyuyabiliyorsunuz, herkes yorgun olduğu ve uyumak istediği için gürültü olmuyor. Elbette hiçbir zaman bir yatakta yatmak kadar konforlu olamayacağından, otobüste geçen gecenin sonrasındaki gece için mutlaka otel konaklaması oluyor (olması çok önemli, katılacağınız turun programını mutlaka bu gözle inceleyin!). Yani asla iki gece üst üste otobüste geçmiyor, böylece siz de gücünüz bitme noktasına geldiğinde ve ‘artık duş almalıyım’ hissine kapıldığınızda otel odanıza kavuşuyorsunuz.
Otellere gelirsek, bizim konakladıklarımız genelde 3 veya 4 yıldızlı kahvaltı dahil ve internet bağlantısı (wifi) olan otellerdi. Kimisi tam olarak şehir merkezinde kimisi biraz dışındaydı, ama otelin tam merkezde olmadığı durumda mutlaka şehir merkezine toplu taşımayla nasıl gidileceğinin bilgilendirmesi yapıldı. Zaten grup halinde rehberle yaptığımız geziler sırasında şehirlerin en önemli noktalarını hali hazırda görmüş olduğumuz için sonradan bir daha bireysel gezmeyi tercih eden az oldu. Ama ben her seferinde dışarı çıktım ve büyük Avrupa şehirlerinde metroyla, Belgrad gibi daha uygun fiyatlı yerlerde ise taksiyle hiçbir sorun yaşamadan otelden kendi imkanlarımla çıkıp tekrar kendi başıma geri döndüm.
Gezme kısmı da genelde şöyle oluyor; gezilecek noktaya varıldığında grup halinde otobüsten iniyor ve rehberin anlatımı eşliğinde gezmeye başlıyorsunuz. En önemli ve mutlaka görülmesi gereken yerleri hep birlikte gezdikten sonra serbest zaman veriliyor ve sonrasında nerede ne zaman buluşulacağı belirtiliyor. O vakit aralığında herkes kendi zevkine göre takılıyor; alışveriş, yemek, müze gezmesi gibi orada sizin öncelikli yapmak istediğiniz ne varsa yapabiliyorsunuz. Otel konaklaması yapılacağı günler ise otobüsün hareket saati grup dağılmadan önce söyleniyor, sizin sabah hazırlığınızı ve kahvaltınızı tamamlayıp eşyalarınızı otobüse indirecek şekilde o saatte hazır olmanız gerekiyor.
Yolculuğun kendisi nasıl geçiyor, nasıl imkanlar sağlanıyor?
Bahsettiğim üzere otobüs gayet konforlu, uzun süre rahatsız olmadan oturmaya ve otobüste geçen gecelerde uyumaya uygun. Ben bile yolculuklarda hiç uyuyamayan biri olarak böyle bir turu tamamladıysam sanırım niyeti olan herkes yapabilir.
Koltukların yanında elektrik prizi var, telefonunuzu ve diğer elektrikli aletlerinizi ihtiyaç halinde şarj etmeniz mümkün. Böylece “Aman yolculukta telefonuma bakmayayım da şarjı bitmesin” derdiniz olmuyor, istediğiniz gibi takılabiliyorsunuz 🙂
Geziye bir rehberin eşlik etmesi veya gidilen yerlerde yerel rehberle buluşulması gibi iki farklı seçenek olabiliyor. Eğer geziye rehber eşlik ediyorsa, gidilecek yerlerle ilgili ihtiyacınız olan tüm bilgileri oraya varmadan önce otobüste mikrofondan anlatıyor. Zaten bence turla gezmenin en güzel yanı, kendiniz bir yerle ilgili araştırma yapıp öğrenmeye vakit bulamadığınızda birinin size bütün önemli bilgileri aktarıyor olması. Ben boş boş gezmeyi sevmeyen biri olduğumdan rehberimizin anlattıklarını her seferinde can kulağıyla dinledim, bence harika bilgilerdi ve turla ilgili en sevdiğim şeylerden biri bu bilgiler oldu.
Tur sorumlusu belirli aralıklarla ve talebe bağlı olarak ihtiyaç molaları organize ediyor, her seferinde araçtan inmeden önce buluşma saatini belirtiyor. Örneğin sigara içen veya sık tuvalete giden biriyseniz ve onca saat yolculukta ne yapacağım diye kara kara düşünüyorsanız herhangi bir sorun olmuyor. “Beni almadan giderler mi?” endişesine de gerek yok, her mola bitiminde tur sorumlusu herkes gelmiş mi diye sayım yapıyor. Ancak geç kalanlar elbette hiç hoş karşılanmıyor, lütfen böyle turlarda sorumluluk sahibi bir insan olarak her zaman kalkış saatlerine uyun 🙂
Benim katıldığım turda, tur sorumlusunun belirlediği ve herkesi bilgilendirdiği aralıklarla öne doğru iki sıra kayarak yer değişimi yapıldı. Yani kimse tur boyunca otobüste en önde veya en arkada oturmak durumunda kalmadı.
Şoför konusunu merak eden de olabilir; geziye iki şoför eşlik ediyor ve otobüste şoförün uyuyacağı bölüm olduğundan şoförler gayet iyi dinlenmiş halde araç kullanıyorlar. Zaten Avrupa’da bir şoförün aralıksız maksimum araç kullanacağı süre gibi parametreler çok sıkı denetleniyor ve bunlara uyulmadığı durumda inanılmaz yüksek para cezaları var. Örneğin böyle gezi otobüsleri de 6 gün yoldalarsa 1 gün 24 saat boyunca dinlendirilmeliymiş, tur programı organize edilirken şoför ve araçla ilgili bu tür kurallar hep düşünülüyor. Böylece güvenli yolculuk en yüksek seviyede sağlanıyor.
Tur ücretine ek olarak ne gibi masraflar oluyor?
Tur programında ücrete dahil ve dahil olmayan ücretler açık şekilde belirtiliyor, bunlara dikkat etmelisiniz. Seyahat öncesinde, gerekliyse vize almak ve otobüsün kalkış noktasına ulaşmak gibi ücretler genelde ilk masraflar oluyor.
Seyahate başladıktan sonra ise, öncelikle yeme içme masrafınız oluyor. Bu konuda iki farklı tur katılımcısı olabiliyor; birincisi gezdiği yerlerde yemeyi seven ve buna bütçe ayırabilecek olanlar, ikincisi daha kısıtlı maddi imkanlarından dolayı yanında getirdiği veya marketten aldıklarıyla idare etmeye çalışanlar. Her ikisi de normal karşılanıyor ve kimse kimseyi “Neden yanında getirdiği kettle ile otobüste hazır çorba kaynatmaya çalışıyor?” gibi garipsemiyor. Tur şirketinin sizi pahalı restoranlara götürmesi gibi bir durum da Haydi Avrupa’ya firmasında hiçbir zaman yaşanmadı, yemek molaları zaten ‘serbest zaman’ kapsamında olduğundan canınız nerede istiyorsa orada yiyebilir veya hiç yemezsiniz.
Yeme içme dışında alışveriş ve görmek istediğiniz yerlerin giriş ücreti gibi kişisel masraflarınız olabilir, ona artık bütçenize ve gittiğiniz yerlere özgü neler olduğuna göre kendiniz karar verirsiniz. Örneğin ben Prag’da girişi ücretli olan Kafka Müzesi’ni gezdim ve gece olunca Karlovy Lazne isimli ünlü gece kulübüne giderek hem giriş parası hem içeride içeceklere ödeme yaptım. Ayrıca buralara gitmek için metroya bindiğimden metro bileti aldım. Oysa Prag’taki serbest zamanda otelde dinlenmeyi tercih edenler bahsettiğim harcamaların hiçbirini yapmadılar, o yüzden kişisel harcama kısmı komple size bağlı 🙂
Bir de ekstra turlar var. “Tur neden ekstra ücretli oluyor, biz zaten para ödemiştik?” diye düşünmeyin; çünkü ekstra turlar genelde giriş/aktivite ücreti veya mesafe sebebiyle genel tur ücretine dahil edilmeyen şeylerden oluşuyor. Roma’da Nemi Köyü’ne gitmek (ekstra mesafe) ve Venedik’te gondola binmek (ücretli) gibi örnekler verilebilir. Bu tür aktiviteler herkesi cezbetmediğinden tur ücretine dahil etmek ilgilenmeyen insanlar için fiyatı gereksiz arttırıyor ve bu insanlar belki başka yapmak istedikleri şeylere vakit bulamıyorlar. O yüzden böyle ekstraların tur ücretinden ayrı düşünülmesi aslında katılımcıların lehine olan bir durum. Tabii tercih ettiğiniz tur şirketi sizi Paris’in kendisini gezdirmek için ekstra tur almaya yönlendiriyorsa o zaman durumu sorgulayabilirsiniz.
Haydi Avrupa’ya turunda sunulan ekstra turların tamamını çok beğendim ve katıldım, çünkü hem içerikleri doluydu hem de fiyatları fahiş değildi. İçeriklerinin ne olduğu o ekstra tur öncesinde rehber tarafından anlatıldı ve böylece herkes ilgisini çekip çekmeyeceğine karar vermeye çalıştı. Diğer tur şirketlerinin neredeyse tamamının ekstra olarak planda gösterdiği (veya ancak tur ücreti çok yüksekse dahil ettiği) Macaristan’da Estergon turu ve Hollanda’da yel değirmenleri ile ünlü Zaanse Schans – Volendam Kasabası turu için herhangi bir ücret talep edilmemesi ise hepimizden büyük alkış aldı 🙂
Otobüsle Avrupa turuna nasıl hazırlanmak gerekir?
Yanınıza almanız gerekenlerden başlarsam, rutin seyahatlerinizde yanınıza aldığınız eşyalara ek olarak bence uyku yastığı ve göz bandı önemli. Böylece otobüste uyumanız gerektiği zamanlarda daha rahat edebilirsiniz.
Yemek konusunda tedarikli gelmek de bütçenizi rahatlatmaya faydalı olacaktır; konserve, hazır çorba, kuruyemiş, bisküvi gibi atıştırmalıkları ve poşet çay-kahve gibi içecekleri valizinize ekleyebilirsiniz. Buna ek olarak biz Türkler yurt dışına çıktığımızda en çok kahvaltı eksikliğinden yakınıyoruz, tur sırasında yanında vakumlanmış zeytin gibi yiyecekler getirenleri gördüm. Seyahat boy kettle’ınız varsa ve plastik bardak-çatal-bıçak gibi kendinize bir set yaparsanız otobüs molalarında acıktığınızda masraf yapmadan karnınızı doyurabilirsiniz.
Yanınıza neler alacağınıza ek olarak, gezinin içeriğine nasıl hazırlanmalısınız konusu da son derece önemli. Çok rica ediyorum, lütfen gideceği yerler hakkında tek kelime okuyup araştırmamış, serbest zaman verildiğinde “Ee biz şimdi ne yapacağız?” diye birbirine bakan tur katılımcılarından olmayın. Evet haklısınız size gezeceğiniz yerleri anlatan bir rehber olacak, ama rehberin herkesi kendi ilgi alanları için serbest bıraktığı zamanlar için hiçbir planınız olmazsa gezinizden tam verim alamazsınız.
Gideceğiniz yerlerle ilgili kendinize ‘mutlaka yapılacaklar’ listesi hazırlayın ve verilen serbest zaman ile sizin o an bulunduğunuz yere bağlı olarak planınızı anında şekillendirin. Örneğin klasik müziği çok seviyorsanız Viyana’da Mozart’ın evinin yerini öğrenmek, gece hayatını seviyorsanız Belgrad’da en meşhur gece kulüplerini araştırmak, yeme içmeye meraklıysanız Barselona’da en güzel tapaslar hangi restoranda varmış onu not almak, müze gezmeyi seviyorsanız Floransa’daki en çok ilginizi çeken müzeyi belirlemek gibi örnekler verilebilir. Tura katılan 40 civarı kişinin her birinin ilgi alanları farklı olduğundan rehber size bu gibi kişisel konularda yardımcı olamaz, siz de belki önceden araştırsanız çok severek yapabileceğiniz bir şeyi sırf bilmediğinizden kaçırmış olursunuz. Böyle olmaması için ben bu blogdaki seyahat rehberlerini yazıyorum mesela, neden tur kapsamında gideceğiniz yerlere ait rehberleri okuyup notlarınızı almayasınız? 🙂
Bir de seyahatler sırasında akıllı telefonunuzu nasıl kullanacağınızı öğrenin, yani instagrama fotoğraf atmak dışında 🙂 Örneğin Google maps (Google haritalar) uygulaması ile tanışın ve yaşadığınız şehirde sizi A noktasından B noktasına toplu taşımayla götürmesini isteyerek denemeler yapın. Birkaç deneme sonrası ne kadar basit olduğunu göreceksiniz. Avrupa’nın çok büyük bir kısmında bu uygulama ile toplu taşıma kullanarak gayet rahat gezersiniz, ben öyle yapıyorum. Otelde internetiniz varken veya herhangi bir free wifi noktasında rotanızı oluşturduktan sonra internet olmadan rotanıza devam edin ve böylece “Ben şimdi şuraya gitmek istiyorum, nasıl gideyim?” gibi aklınıza esen her konuda tur sorumlusundan bilgi almak zorunda kalmayın. Hem alamayabilirsiniz hem de vakit kaybedersiniz, kendi başınızın çaresine bakabilmek her zaman en pratik çözüm.
Hazırlık aşamasından bahsederken yeri gelmişken seyahat sağlık sigortası yaptırmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedim. Zaten vize almanız gereken Avrupa ülkeleri için seyahat sağlık sigortası zorunlu ve olası rahatsızlıklarınıza karşı büyük önem taşıyor. Siz de seyahat sağlık sigortası için Enuygun üzerinden fiyat karşılaştırması yapabilir size en uygun firmadan sigorta teklifi alarak poliçenizi satın alabilirsiniz.
Otobüsle Avrupa turu kimlere uygun?
Genel anlamda ‘herkese’ olarak cevaplayabileceğimiz için ben katıldığım tura en çok kimlerin geldiği hakkında bilgilendireyim. Katılımcılar genelde 18 – 40 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyor, Avrupa’yı gezdiren otobüslere “gençlik otobüsü” denilmesinin sebebi bu zaten. Bebek veya küçük çocuk hiç görmedim, 13 – 18 yaş aralığındaki çok genç arkadaşlar birkaç tane vardı ama. 40 – 45 yaşın üzerinde olan pek kimseyi de görmedim, varsa da genç görünüyorlardı 🙂
Tek başına katılan pek çok kişi vardı, ben de tek katıldım. Tek katılanlar eğer tek kişilik oda farkı ödemek istemiyorlarsa kayıt sırasında belirtiyorlar ve tur sorumlusu birbirine yakın profili olan tek kişi katılımcıları eşleştirerek çift kişilik odada kalmalarını sağlamaya çalışıyor. İlk başta kulağa “Tanımayıp etmediğim kişiyle aynı odada kalmak istemem” gibi gelse de, birlikte kalanlar turun daha başlarında en yakın arkadaşıyla birlikte katılmış kadar samimi olmuşlardı bile. Hatta ben birçoğunun tur sırasında tanıştığını öğrenince çok şaşırmıştım 🙂 Yani bir yerlere gitmek isteyip yanına kafa dengi bir seyahat arkadaşı bulamayanlar için otobüsle Avrupa turları süper bir seçim. Kısa süre içinde herkes kaynaştığından isterseniz her şehirdeki otelde farklı oda arkadaşı bile seçebilirsiniz kendinize 🙂
Tek katılanlar dışında anne oğul, anne kız, baba kız, abla kardeş, yakın arkadaş, arkadaş grubu, işyerinden arkadaş, evli çift, sevgili gibi birlikte katılanlar da vardı. Yani kimse katıldığınızın (veya katılmadığınızın) pek bir önemi yok, sizin istiyor olmanız yeterli.
Bunun dışında, tura katılanlar arasında ilk defa yurt dışına çıkan çok fazla kişi vardı. Açıkçası ilk defa yurt dışına çıkarken bir grupla hareket etmek ve bilmediğin yerlerde bilmediğin bir düzende bilmediğin dillerle akıp giden hayatın ortasına kendi başına düşmemek bence çok akıllıca bir hareket. Hem benim katıldığım turu örnek verirsem, ilk defa yurt dışına çıkarak Avrupa’nın 15 – 16 ülkesindeki en önemli şeyleri tek seferde görüp deneyimleme imkanı bulmak kesinlikle eşsiz bir ayrıcalık.
Katılımcıların ortak özellikleri arasında en çok dikkatimi çeken diğer konu ise pek iyi yabancı dil bilgisine sahip olmamaları idi, ki bu da bence çok mantıklı bir sebep. Yani İngilizceniz yeterli olmadığından tek başınıza seyahat etmeye çekiniyorsanız, etrafınızda sizi kendi dilinizde yönlendirecek bir rehber ve kendi dilinizde konuşan insanlar olduğundan otobüs turları sizin için çok uygun.
Otobüsle Avrupa Turlarından neler beklemeli ve neler bekleMEmeliyim?
Otobüsle Avrupa konseptli turlardan beklentiniz, kısıtlı zamanda ve kısıtlı bütçeyle size birçok güzel yeri gezdirmeleri, gittiğiniz yerlerdeki en önemli şeyler hakkında bilgilendirmeleri ve genel anlamda güzel vakit geçirmenize katkıda bulunmaları yönünde olmalı.
Turdan beklememeniz gereken en önemli şey ise size HER ŞEYİ yaptırmaları. Unutmayın ki siz böyle bir tura çıktığınızda ‘az zamanda mümkün olanın en iyisini yapmak’ şeklinde bir seçim yapıyorsunuz, yani katılacağınız turda İtalya için 3 gün ayrılmışsa bir haftalık İtalya turu yapan birinin fotoğraflarına bakıp “Biz İtalya’da buraya neden gitmedik?” diye bir soru sormanız pek mantıklı değil. Yine de cevabını merak ediyorsanız gayet basit; siz İtalya’yı gezmek için bir haftalık süre ve bütçe ayırmadınız da ondan 🙂 Baktınız Roma’yı çok sevdiniz ve orada yapmak istediğiniz başka şeyler de var, o zaman kendiniz Roma’ya ayrıca uçak bileti alıp daha kapsamlı gezmek için gerekli vakti yaratırsınız. Otobüs turunun size katkısı ise Roma’yı sevdiğinizi anlamaya yardımcı olması olur.
Avrupa’da pek çok şehir yalnızca bir kez gitmek için değildir ve herkes farklı şehirleri sever. Örneğin ben Viyana’da bir yıl yaşadım ve sonra iki kez daha gittim, tur kapsamında tekrar gittiğimde ise çok sevdiğim bir şehir olduğundan yine çok heyecanlıydım. Oysa tura katılanların bir bölümü ilk defa geldikleri halde hiç sevmediler ve Budapeşte’ye bayıldılar. Tur sayesinde Viyana ve Budapeşte’nin ikisini de görme ve Viyana’ya tekrar gelmeyi düşünmedikleri halde Budapeşte’ye ilk fırsatta uçak bileti bulmak istediklerine karar verebilmiş oldular. “Budapeşte’yi çok sevdik, neden burada daha fazla kalmıyoruz?” deselerdi yanlış bir beklentiye girmiş olacaklardı.
Sen memnun kaldın mı, tekrar katılmayı düşünür müsün?
Açıkçası ben bu konseptte bir tura ilk defa katıldım, ve yolculuklar sırasında uyuyamadığım için başta biraz kararsızdım. Ama sonra fark ettim de, daha önce kendime yoğun program yaptığım gezilerimin hepsinin sonunda “Yoruldum ama çok güzel vakit geçirdim” diye düşünmüştüm, sonuçta oturduğumuz yerden kılımızı kıpırdatmadan hiçbir güzel deneyimi yaşayamayız 🙂 O yüzden ben endişe edip vazgeçmektense her zamanki gibi üstüne gidip denemeye karar verdim, ve hayatta bir “iyi ki” sahibi daha oldum.
Kısacası, en çok sorulan “Otobüsle Avrupa turu çok yorucu mu?” sorusunun cevabı aslında evet. Ama yorulmaktan korkarak evde oturan ve başkalarını uzaktan izleyen biri mi yoksa ‘yorulursam da sonra dinlenirim’ diyerek hayallerinin peşinden koşan biri mi olmak istediğiniz sizin elinizde. Eğer hayallerinizi gerçekleştirme seçeneği daha cazip geldiyse Haydi Avrupa’ya firmasının turlarını incelemek için otobüsle Avrupa turu linkine tıklayın. Ayrıca firmayla haydiavrupaya instagram sayfasından iletişime geçebilir, turlarla ilgili daha fazla bilgi ve fotoğraf görebilirsiniz. Ben de yeni turlara katılmayı düşündüğüm için belki denk gelip tanışırız bile 😉
Aynı firmanın gençlere yönelik Akdeniz Ege kıyılarında aktivite ve eğlence odaklı çadırlı yaz gençlik kampları da var. Yaz aylarında ekonomik bir tatil yapmak isterseniz avencamp.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Otobüsle Avrupa turu yazımı faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, diğer yazılarım ve seyahat ipuçlarından haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂
Instagram: hayatveseyahat
YouTube: Hayat ve Seyahat
Facebook: Hayat ve Seyahat
0 Yorum