
Eski ismiyle Çek Cumhuriyeti ve yeni ismiyle Çekya’nın sizi Orta Çağ’a gizemli bir yolculuk yaptıran güzeller güzeli başkenti Prag, Avrupa gezisi planlarken kesinlikle öncelik vermeniz gereken yerler arasında. Büyük çoğunluğunu yürüyerek keşfedebileceğiniz ve gördüklerinizin etkileyiciliği sayesinde yorgunluğunuza fazlasıyla değecek olan şehri keşfetmenizi kolaylaştırması için Prag gezilecek yerler listesi ile karşınızdayım.
Yazıda anlattığım Prag’da görülmesi gereken yerler arasında “olmazsa olmaz”ları yıldız (*) ile işaretledim, buraların Prag’da mutlaka yapılacaklar arasında olduğunu düşünüyorum. Diğerlerini de dikkatlice okuyup ilginizi hangilerinin çektiğine ve ne kadar vaktiniz olduğuna göre kendi listenizi yapabilirsiniz. Prag’a 3 kez gittiğim için yazı boyunca hem yaz hem kış fotoğrafları göreceksiniz.
Prag, Vltava Nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Birçok şehrin aksine, ille de şu tarafında veya öbür tarafında kalın diyemem çünkü ikisinde de turistik açıdan önemli yerler bulunuyor. Prag şehir merkezi diye geçen bölgeye bakıp aratmak ve otel tercihini merkezdeki bu otellerden birinde nehrin hangi yakasında olduğuna çok takılmadan yapmak bence daha iyi bir seçim. O yüzden Prag şehir merkezindeki otelleri, fiyatları ve misafir değerlendirmelerini görüp booking.com üzerinden rezervasyon yapmak için tıklayın.
Prag Gezilecek Yerler
Prag gezilecek yerler listesini Vltava Nehri’nin sağ ve sol tarafı olmak üzere ikiye ayırdım ve her ikisindeki noktaları da konumlarına göre sıralı halde yazdım. Çoğu birbirine yakın olduğu için siz sıralarını değiştirerek de gezebilirsiniz elbette. Az önce söylediğim gibi her iki tarafta da birbirinden kabarık bir liste var, o kadarlık bir alana bundan daha fazla güzellik sığdırılamazdı sanırım 🙂
OLD TOWN VE ÇEVRESİ (NEHRİN SAĞ TARAFI)
Old Town Square (Eski Kent Meydanı) *
Orijinal ismi Staroměstské náměstí olan ve geçmişi 12. yüzyıla kadar uzanan meydan, Avrupa’da görebileceğiniz en güzel tarihi meydanlar arasında. Prag’a giden arkadaşlarınızın fotoğraflarında en çok gördüğünüz yer Eski Kent Meydanı olduğu için Prag’daki görülecek yerler arasında ilk durağınız da burası olmalı.
Her tarafınızı çevreleyen buram buram tarih kokan binalar, Prag’ın simgesi haline gelmiş meşhur astronomik saat, ortadaki heykel ve etraftaki sokak sanatçıları derken Old Town Square’de nereye bakacağınızı şaşırıyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Meydandaki vaktinizi verimli değerlendirmeniz ve önemli şeyleri kaçırmamanız için Prag Old Town Square’deki görülmesi gereken yerlere bakalım.

Prag Old Town Meydanı’na yukarıdan bir bakış. Solda astronomik saat ve karşıda Tyn Kilisesi görülüyor. (Fotoğraf: prague.eu)
Astronomical Clock (Astronomik Saat) *
Prag’ın görkemli old town meydanındaki en ilgi çeken şey astronomik saat (Pražský orloj). 1410’da yapılan saat dünyanın hala çalışan en eski saati olma özelliğini taşıyor. Bazı kısımları hem zamanla aşınmaktan hem de İkinci Dünya Savaşı’ndaki bombalamalardan etkilenerek aslına uygun onarılmış veya değiştirilmiş.
Gün içinde her saat başı “astronomik saat şovu” olduğunu ve turistlerin etrafına toplanarak izlediklerini duymuşsunuzdur, turist olmanın gereğini yerine getirerek bunu siz de yapın 🙂 Ancak birçok kişi gibi ağzı açık hayretle bakmamanız için bazı bilgiler vermek istiyorum.
Saatin kadranı son derece karışık görünüyor çünkü dünyanın yörünge hareketleri, gün doğumu, gün batımı gibi birçok şeyi aynı anda gösteriyor. Üzerinde burçların olduğu küçük kadran, mavi ve siyah gibi farklı renklerden oluşan büyük kadranın üzerinde dönüyor ve saat o şekilde çalışıyor. Mesela akşam olduğunda küçük kadran siyah bölgenin yani gecenin üzerinde oluyor gibi.
Altın elin roman rakamları üzerindeki konumu yerel zamanı, güneş belirtecinin nerede olduğu güneşin hangi burç üzerinde olduğunu ve ay belirtecinin nerede olduğu yine ayın yörüngedeki konumu ile dolunay/yeniay gibi evresini gösteriyor.
Astronomik Saat Üzerindeki Figürler ve Anlamları
Saatin iki yanındaki ikişer figüre bakalım, şimdi kafanızda “astronomik saat şovu” neymiş yavaş yavaş şekillenecek. Karşıdan baktığınızda solda olanlardan birinin elinde ayna var; kibir ve gösterişi anlatıyor. Yanındakinin elinde altın kesesi var; açgözlülük ve para hırsını anlatıyor. Sağ tarafa geçtiğimizde birinin elinde müzik aleti var, ahlak bozukluğunu anlatıyor ve bunun bir Osmanlı figürü olduğu söyleniyor (ahlak bozukluğunun Osmanlı ile anlatılması talihsiz olmuş tabii). Yani saatin yapıldığı zamanda -ve günümüzde hala- kötü olarak nitelendirilip hor görülen üç temel kişilik özelliği için üç figür var.
Dördüncü figür olan iskelet ise tahmin edebileceğiniz üzere ölümü simgeliyor. Her saat başında astronomik saatin şovu başladığında bir çan sesi duyuluyor ve çanın iskeletin elinde olduğunu görüyorsunuz. Dünyevi zevkleri simgeleyen anlattığım üç figür ise ölümün bu çağrısına başlarını hayır anlamında sallayarak ‘hazır olmadıklarını’ belirtiyorlar. “Ne kadar kötü olursan ol ölüm bir gün gelip seni alacak ve bu yaptıklarının sana bir faydası olmayacak” gibi bir anlam var bence ama benim kişisel fikrim 🙂

Prag Astronomik Saat’in bahsettiğim renkli zeminleri, el-güneş-ay belirteçleri ve iki yandaki ikişer figür. (Fotoğraf: en.wikipedia.org)
İskeletimiz çanını çalmaya başladığında açılan pencerelerden geçenler ise Hrıstiyanlığı yaymada Hz. İsa’nın görevlendirdiği 12 havari oluyor. Buna Walk of the Apostles (Havarilerin Yürüyüşü) deniyor, yukarıda saatin tamamını gösterdiğim fotoğrafı şov sırasında çekmiştim ve pencerelerden havarilerin geçtiğini görüyoruz. Her birinin görünüşünün ve taşıdığı haç, kılıç, anahtar gibi şeylerin anlamı var. Şov yokken bu pencereler kapalı oluyor. En tepede ışıl ışıl duran görkemli horoz yaşamı simgeliyor. Üzerinde saat olmayan alttaki kadran ise bir takvim.
Prag astronomik saatin hikayesi kısaca böyle, Prag’da mutlaka görülmesi gereken şeyler arasında ilk sırayı alan saati “saat başı şov yapılıyor” diye geçiştirmek istemedim.
Dikkat: Astronomik saatin şovunu izlemek istediğinizde yukarıya bakacağınız için çanta ve değerli eşyalarınıza özellikle dikkat etmeyi lütfen unutmayın. Prag’da old town meydanı gibi kalabalık alanlarda hırsızlık olayları yaşanabiliyor ve tahmin edebileceğiniz üzere sahiplerinin dikkat kesilmiş halde bambaşka yere baktığı anlar yankesiciler için bulunmaz nimet. “Avrupa’da öyle şeyler olmuyordur” diye tedbiri elden bırakırsanız sonrasında üzülebilirsiniz.
Saatin bulunduğu bina da Old Town Hall (Eski Belediye Binası) oluyor ve 250 Czk (yaklaşık 10 Euro) karşılığında hem içini gezip hem de Old Town Hall Tower isimli 70 metre yüksekliğindeki kulesine çıkabilirsiniz. Bu kule astronomik saatin de üzerinde bulunduğu kulenin ta kendisi.
The Church of Our Lady Before Tyn (Tyn Kilisesi) *
Astronomik saati inceledikten sonra kafanızı sağa çevirdiğinizde 80 metrelik iki kulesi ve her bir kulenin etrafındaki 8 küçük spiraliyle Old Town Square’deki en etkileyici bina olan Tyn Kilisesi’ni göreceksiniz. Yapıldığı 14. yüzyıldan bu yana Prag’ın en önemli kiliselerinden olan Tyn Kilisesi gotik mimariye sahipken içi sonradan Barok tarzda düzenlenmiş.
Tyn kilisesi giriş ücreti gönüllülük esası ile çalışıyor, 1.5 Euro karşılığı Çek kronu normal karşılanıyormuş. İçine girmeseniz bile old town meydanındaki fotoğraflarınızı güzelleştiren bu binanın ne olduğunu bilip sanat harikası binasını güzelce inceleyin.
Tyn kilisesinin akustiği ve içindeki tarihi org sebebiyle klasik müzik konserleri yapılıyor, ilginizi çekiyorsa sizin gittiğiniz tarihe denk gelen konser var mı ve bilet ücreti ne kadar diye Tyn church concerts gibi kelimelerle aratın.
Kilisenin kulelerinden gözlerini aşağıya indirdiğinizde soldaki pembe tonlarındaki sempatik bina Prag Ulusal Galerisi (National Gallery of Prague). Biletle geziliyor.

Sivri kuleleriyle göz alıcı Tyn Kilisesi ve yanında solda Prag Ulusal Galerisi. Ortadaki heykel ise hemen aşağıda anlattığım Jan Hus Anıtı.
Jan Hus Monument (Jan Hus Anıtı) *
Meydandaki en dikkat çeken binaları öğrendiğimize göre bir de ortadaki kocaman anıta bakalım. Çek toplumundaki en bilindik kişilerden biri olan Jan Hus, 1370 yılında doğmuş bir dinbilimci ve papaz. Hristiyan kilisesindeki yozlaşma ve din adamlarının paraya düşkünlüğü gibi sebeplerle reformların şart olduğunu söyleyerek büyük kesimlere ulaşmış. Vaazlarını Latince yerine halkın anlayacağı Çek dilinde vermeye başlamış.
Tabii ki halkın uyanmasını hoş karşılamayan paragöz din adamları tarafından kiliseden aforoz ettirilmiş ve sonunda kafir ilan edilerek 1415 yılında kazığa bağlanarak yakılmış.
Milli kahraman kabul edilen Jan Hus’un idamı ülkede karışıklığa yol açmış ve Hussitler Savaşı isimli savaşları başlatmış. Jan Hus’un idamının 500. yılında, yani 1915 yılında yapılan Jan Hus Anıtı’nda ise ortada dimdik duran kendisi “başına ne gelecekse gelsin doğru bildiklerine devam et” mesajı veriyor. Çevresindeki perişan insanlar ise onun takipçileri olan Hussitler Savaşı’nda zarar gören ve sonrasında ülkeyi terk etmeye zorlanan insanlar.
Old Town Square’de tarihe doyduysanız biraz soluklanmak için hemen oradaki Prag Hard Rock Cafe’ye uğrayabilirsiniz. Benim acıktığım zamana denk geldiğinden oturup çok sevdiğim legendary burger’larından yemiştim.
Sex Machines Museum (Seks Makineleri Müzesi)
Astronomik saat veya Hard Rock Cafe civarından birkaç dakika yürüdüğünüzde kırmızı duvarları ve altın renk işlemeli kocaman koltuğuyla dikkatinizi mutlaka çekecek olan bir yere geliyorsunuz. Koltuğun tepesinde ‘love tester’ yazıyor ve oturan kişinin sevişirken ne derece ateşli olduğunu ölçüyor 😀
Genç turistlerin olduğu bir ana denk gelirseniz ve koltuk size “vahşi” (wild) veya “yanıyor” (burning) derse alkış kopuyor filan eğlenceli bir ortam. Ben de Prag’a her gittiğimde koltuğa bir kez otururdum ama son gittiğimde bina neymiş bir bakayım diyerek müze olduğunu anlamış oldum.

Prag Seks Makineleri Müzesi’nin önündeki koltuk ne kadar ateşli olduğunuzu ölçüyor, çekinmeyin oturun 🙂
Burası seks makinelerine adanmış dünyadaki tek müzeymiş. 18 yaşın üstündekiler girebiliyor ve giriş ücreti 250 Czk (yaklaşık 10 Euro). Ben meraktan girdim, içerisi 3 katlı 600 m2 kocaman bir yer ve sanki birkaç yüzyıl önce yaşıyorsunuz da seks shop’a gelmişsiniz gibi hissettiriyor. Tahta vibratörler, metal zevk aletleri, vücudun değişik bölgelerine keyif verdirecek tasarımlar, seksi çamaşırlar, erotik heykeller filan.
Bence değişikti ama bilet fiyatı az olmadığından ille girin diyemem, bütçenize ve merakınıza göre karar verirsiniz. Koltuğa oturmak ücretsiz olduğundan onu her türlü yapın ama 🙂
Head of Franz Kafka
Seks makineleri müzesinden 500 metre yürüyünce 11 metre yüksekliğinde 42 dönen panelden oluşan metalik bir kafa heykeline varıyorsunuz. 1883 – 1924 yılları arasında Prag’da yaşamış roman ve hikaye yazarı Franz Kafka, 20. yüzyıl edebiyatında önemli bir yere sahip olduğundan Prag’da izlerine bol bol rastlanıyor, yazının devamında müzesini de anlatacağım.
Bohemyalı ve Almanca konuşan Yahudi ailesinde yetişen Kafka, genç sayılabilecek yaşta veremden ölmüş ve hayattayken önemli bir başarı elde edememiş. Ölümünden sonra yayınlanan eserleri sayesinde üne kavuşmuş.
Václavské náměstí (Wenceslas Square – Vaclav Meydanı) *
Franz Kafka’nın kafa heykelinden yine birkaç dakikalık yürüme mesafesindeki Wenceslas Square, yazının başında anlattığım Old Town Square ile birlikte Prag’ın en önemli ve kalabalık iki meydanı durumunda. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki meydan Bohemya Krallığı’ndan Çek Cumhuriyeti’ne uzanan tarih boyunca birçok önemli olayın, gösterinin ve kutlamanın yapıldığı önemli bir nokta olmayı sürdürmüş.
Vaclav Meydanı boyunca mağaza, cafe, restoran, bar, gece kulübü gibi aklınıza gelebilecek her şeyi bulacaksınız. Keyfinize göre gezin ve takılın.
“Turistik yerlerin çok yakınında olayım ama o karmaşanın tam ortasında da olmayayım, hem de canlı caddeler yakınımda olsun” derseniz Wenceslas Square yakınlarında konaklamak iyi bir seçim olacaktır. Buradaki otelleri, fiyatlarını ve misafir değerlendirmelerini görüp booking.com üzerinden rezervasyon yapmak için tıklayın.
Meydanın isim babası olan Bohemya’nın koruyucu azizi Kral Wenceslas’ın atlı heykeli meydanın bir ucunda bulunuyor ve arkasında National Museum (Ulusal Müze) yer alıyor.
Národní Muzeum (The National Museum – Ulusal Müze)
Wenceslas Square’in ucunda bulunan Ulusal Müze, eski ve yeni binalarından oluşan kompleks ile Çekya’daki en büyük müzeymiş. Ben Prag’a ilk gittiğim 2008 yılında gezdiğim için biraz hayal meyal hatırlıyorum ve güzel fotoğraflar çekememişim. Ama içeride heykeller ve tablolar gibi sayısız eser yer alıyor.
Ulusal Müze giriş ücreti 200 Czk (7.5 Euro) ve aynı biletle 9 müze gezilebildiğinden fiyatı uygun diyebiliriz, müze gezmeyi seviyorsanız bilet detaylarını ve nerelerde geçerli olduğunu web sitesinden inceleyebilirsiniz.
Tančící dum (Dancing House – Dans Eden Ev)
Her yeri yürüyerek gezmeye ant içmediğimize göre Prag gezilecek yerler arasında biraz dışarıda kalan Dancing House’a Wenceslas Square’dan 10-15 dakikalık bir metro veya tramvay yolculuğuyla varabiliriz (yürüme mesafesi 1.5 km). Başka bir noktadan da ulaşıyorsanız metronun B (sarı) hattının Karlovo náměstí durağı veya birçok tramvay hattının kesişimindeki Palackého náměstí durağı en yakın ineceğiniz yer olabilir.
Instagram’da ortasını iterek veya yumruklayarak “Prag’dayım!” pozu verilmesiyle ünlü olan dünyanın en ilginç binaları arasında yer alan bina aslında Hollanda kökenli bir sigorta şirketi tarafından yaptırılmış ve şehrin tarihi dokusuna uygun bulunmadığı için öncelerde Prag’ın yerlileri tarafından sevilmemiş. Sonra turistlerin ilgisini çekince eleştiriler azalmış. Avrupa’da böyle ‘tarihi dokuya uymadığı için sevilmeyen bina’ hikayesi olmayan şehri de dövüyorlar sanırım, Paris’in Eyfel Kulesi, Roma’nın Vittorio Emanuele Anıtı ve Barselona’nın Torre Agbar’ı ilk aklıma gelenler oldu 🙂
İçine biletle girilip sanat galerisi gezilebiliyor veya manzaralı terasındaki restorana da çıkılıyormuş ama bana klasik pozlardan vermek yeterli oldu.
Eğer kedileri seviyorsanız Dans Eden Ev’e gelmişken hemen karşısındaki Cat Cafe Prague isimli kafeyi ziyaret edebilirsiniz. Saatlik 5 Euro civarı para ödenip içecek ve atıştırmalık alınan kafede 7-8 kediyle ve masa oyunlarıyla oynayarak hem dinlenip hem güzel zaman geçirmek Prag gezinizi daha da keyifli kılacaktır.
Daha anlatacak çok yer olduğu için her birini tek tek yazmayayım ama Prag’da Vltava Nehri’nin şimdiye kadar anlattığım tarafında barok kütüphanesiyle ünlü Klementinum, Apple Museum (Apple ürünleri ile Steve Jobs’un anlatıldığı yer), Beer Museum, Lego Museum gibi hepsi anlattığım yerlere ve birbirine yürüme mesafesinde olan görülecek yerler de bulunuyor. İlgi alanınıza göre araştırmanızı tavsiye ederim.
Prag gece hayatı ilginizi çekiyorsa Orta Avrupa’nın en büyük gece kulübü olan 5 katlı ve her katında farklı müzik çalan, ayrıca ice bar da bulunduran Karlovy Lazne gece kulübü buralarda bulunuyor. İki ayrı gezimde gittiğim ve ikisinde de çok eğlendiğim için partilemeyi sevenlere tavsiye ederim.
Ben şimdi Prag’daki astronomik saatle birlikte en meşhur şey olan köprüyle devam ediyorum. Ünlü köprümüzden geçerek Vltava Nehri’nin diğer tarafındaki Prag’a ulaşacağız.
PRAG KALESİ VE ÇEVRESİ (NEHRİN SOL TARAFI)
Old Town meydanından Charles Köprüsü’ne doğru yürürken öncelikle yolunuzun üstündeki Good Food Chimney Cake isimli cafe/pastaneye uğrayıp Prag’ın meşhur tatlısı Trdelnik almanızı tavsiye ederim. Prag’da her yerde satılan Trdelnik tatlısı burada en meşhur ve çok leziz, sıcak olanlarından istemeyi unutmayın. İçine dondurma veya krema konulan Trdelnik tatlısı fiyatları 120 – 170 Czk aralığında (4.5 – 6.5 Euro).

Prag’ın meşhur tatlısı Trdelnik birçok yerde satılıyor ama en ünlü yer Good Food Cafe. (Fotoğraf: pinterest.com)
Biraz sonra köprüye varacaksınız ama önce köprüye geçerken bizi karşılayan kule ile başlayalım.
Old Town Bridge Tower (Eski Kent Köprü Kulesi) *
Charles Köprüsü’ne geçmeden önce göreceğiniz Old Town Bridge Tower, arkasına sakladığı köprünün güzelliğini müjdeleyen bir parçası gibi. Köprüyle aynı şekilde kral Charles IV tarafından 14. yüzyılda yaptırılmış ve Gotik mimarinin Avrupa’daki en seçkin örneklerinden biri olmasıyla ünlü. Yapıldığı dönemde old town bölgesini olası saldırılardan korumak gibi amaçlarla, yani şehir kapısı olarak kullanılmış.
100 Czk (4 Euro) karşılığı bilet alınarak 138 basamak sonrasında tepesine de çıkılabiliyormuş ama ben yapmadım, siz yapmak isterseniz manzara eminim güzeldir.
Charles Bridge (Charles Köprüsü) *
Prag’ın her köşesinden uzanan sivri kuleli tarihi binalara bir de Charles Köprüsü’nün iki tarafına sıra sıra dizilmiş heykeller eklenince şöyle bir 500 yıl kadar geçmişe yolculuk yapıp Prag’ın neden bu kadar popüler bir şehir olduğunu anlıyorsunuz. Günün her saati insan kalabalığıyla dolup taşan Charles Köprüsü’nün hem kendisi hem de iki tarafında uzanan şehir manzaraları büyüleyici.
516 m uzunluğunda ve 10 m genişliğindeki köprü yalnızca yaya trafiğine açık olduğundan siz de herkes gibi salına salına gezin, her iki taraftaki Prag resimlerini ve hediyelik eşyaları inceleyin, müzisyenleri dinleyin, bol bol fotoğraf çekin ve çekilin. Havanın açık olduğu bir yaz gününde Charles Köprüsü’nde gün batımı saatinde olmayı başarabilirseniz, Prag Kalesi’ne vuran günün son ışıkları ile efsane bir görüntü oluşuyor. Turunculu kırmızılı renk cümbüşünü izlerken hemen ilerimdeki müzisyenin çaldığı Vivaldi’nin Dört Mevsim’ini dinlemek benim Prag’daki en unutulmaz dakikalarım olmuştu.

Charles Köprüsü’nden gün batımı manzarası. İlerideki tepede turunculuklar içindeki Prag Kalesi ve Aziz Vitus Katedrali masalsı görünüyor.
Charles Köprüsü üzerindeki heykellere bakarsak, köprünün iki tarafında toplam 30 adet heykel bulunuyor. En ünlüsü St. John of Nepomuk heykeli, kafasında altın yıldızlı bir çember olan azizin heykelinin altındaki alanlar dokunmaktan aşınmış olduğu için zaten hemen fark ediyorsunuz. Heykele dokunmak tuttuğunuz dileğin gerçekleşmesini sağlıyor ve Prag’a tekrar geleceğinizi garantiliyormuş. Dilek konusunu bilmiyorum ama ben Prag’a her gidişimde dokundum ve şimdiye kadar 3 kez gittiğim için tekrar gelme olayının bende tuttuğunu söyleyebilirim 🙂
Tabii ki bu kadarını söyleyip bırakmayacağım, sonuçta her şehri anlayarak gezmenizi istiyorum ve küçük önemli detaylar sayesinde hayatveseyahat okuru olmanızın farkı ortaya çıksın değil mi 🙂 Aziz John’un heykelinin altında dokunulmaktan aşınan iki plak aslında Aziz John’un hayatından kesitleri gösteriyor. Daha çok aşınan (yani dokunma olayının daha çok yaşandığı) sağdaki plakta köprüden birini aşağı attıklarını göreceksiniz. Tahmin edebileceğiniz üzere bu kurban azizin kendisi ve 14. yüzyılda kralla bozuşunca adamı tam da heykelinin bulunduğu noktadan Vltava Nehri’ne attıkları rivayet ediliyor.

Dokunulmaktan aşınmış plakalarıyla St. John of Nepomuk heykeli Charles Köprüsü’ndeki heykeller arasında en ünlü olanı.
Old Town Square’de kazığa oturtulup yakılan Jan Hus’un anıtının şehrin en popüler noktasında olmasından sonra nehre atılan St. John’un da Charles Köprüsü’ndeki en ünlü heykel olması Prag’ın geçmişindeki vahşi hareketlerden biraz pişmanlık duyduğunu mu gösteriyor acaba, ne dersiniz?
Bir de Holy Crucifix and Calvary isimli İsa’nın çarmıha gerildiği heykel ünlü, onun da el gibi iki yeri tutulup dilek dileniyor.
Charles Köprüsü’nün Türkçesini Karl Köprüsü olarak da duyabilirsiniz, iki şekilde de kullanılıyor.
Franz Kafka Museum
Ve işte güzeller güzeli Charles Köprüsü’nden geçerek Prag’ın diğer tarafına geldik. Birkaç dakikalık yürüyüş sonrasında Franz Kafka Müzesi’ne varacaksınız, yazının başlarında hareket eden plaklarla yapılmış kafa heykelini anlatırken Franz Kafka’ya Prag’da bol bol rastlayacaksınız demiştim. Kendisinin çalışmalarının ilk kopyaları, el yazısının olduğu mektuplar, fotoğraflar gibi birçok eserin bulunduğu müzeyi Franz Kafka hayranları kaçırmasınlar derim.
Kafka Müzesi giriş ücreti 200 Czk (7.5 Euro), ziyaret saatleri 10:00 – 18:00 arası.
Prague Castle (Prag Kalesi) *
Prag Kalesi’ni böyle kendi başına bir kale olarak değil de birçok binayla çevresindeki bahçelerden oluşan bir kompleks gibi düşünmelisiniz. UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki 1000 yıldan eski kale, 70 bin m2’lik alanıyla dünyadaki en büyük kale kompleksiymiş ve Prag’da turistler tarafından en çok ziyaret edilen yermiş.
Prag Kalesi’ne nasıl gidilir derseniz en kolay yöntem 22 nolu tramvayın Pražský hrad durağında inmek. Benim yazdığım sırayı takip ediyorsanız Kafka Müzesi’nden ve Charles Köprüsü’nden yaklaşık 1 km yürüme mesafesinde. Elbette çok büyük bir alandan bahsettiğimiz için farklı toplu taşıma yöntemleriyle veya farklı yerlerden yürüyerek bir noktasına varabilirsiniz.

Charles Köprüsü’ndeyken sağ taraftaki tepede gördüğümüz Prag Kalesi ve Aziz Vitus Katedrali’ne bir de yakından bakmaya gidelim şimdi.
Prag Kalesi giriş ücreti nereleri görmek istediğinize göre 70 ile 350 Czk arasında değişiyor (2.5 – 13 Euro). Bilet fiyatları için burayı ve bilet kapsamındaki yerlerin açıklamaları için burayı tıklayabilirsiniz. Ona göre bilet alacaksanız hangisinin size uygun olacağına karar verirsiniz.
Ben bilet alıp Prag Kalesi’nin içini gezmedim, yalnızca gidip çevresini dolandım ama onda bile güzel yerler görüyorsunuz. Vakit veya bütçe sıkıntısından siz de bilet almayı düşünmeseniz bile gidip etrafı gezmenizi tavsiye ederim. Saat 12’de orada olmayı başarabilirseniz changing of the guard denilen nöbet değişimi şovu yapılıyormuş.
St. Vitus Cathedral (Aziz Vitus Katedrali) *
Aslında yukarıda bilet kapsamındaki yerlerin linklerini verdim ve onlardan bir tanesi de Aziz Vitus Katedrali’ydi, yani burası Prag Kalesi bileti kapsamında gezilebilecek yerlerden bir tanesi. Aziz Vitus Katedrali’nden ayrıca bahsetmek istememin öncelikli sebebi, Charles Köprüsü’nden gördüğünüz yukarıdaki tepedeki sivri uçlu bina olması. Yani Prag’ın her yerinden göreceğiniz ve “Ne güzel manzara” diye düşünmenizde katkısı büyük olacağı için bence ne olduğunu bilin 🙂
Aziz Vitus Katedrali gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri kabul ediliyor ve Prag’ın en büyük ve en önemli kilisesiymiş. 14. yüzyılda meşhur Charles Köprüsü’ne adı verilen imparator Charles tarafından yapım emri verilmiş. Katedralin içinde yukarıda Prag’ın old town ile birlikte en ünlü meydanı diye anlattığım meydana isim veren Aziz Vaclav’ın (St. Wenceslas) şapeli de bulunuyor.
Prag Kalesi ve çevresindeki yapıları gördükten sonra geri Vltava Nehri’ne doğru dönüyoruz. Mala Strana olarak geçen şirin evleri ve cafe restoranlarıyla çok keyifli olan bölge nehrin bu tarafında konaklamak için en güzel bölge. Otelleri incelemek için tıklayın.
Church of Our Lady Victorious – Prague Infant Jesus (Prag’ın Bebek İsa’sı)
İsmi karışık gibi görünse de aslında tam olarak kiliseyi anlatıyor, çünkü burası içeride Bebek İsa heykeli olmasıyla ünlü. 1500lü yıllarda İspanya’da yapıldığı düşünülen 47 cm uzunluğundaki heykel, kilisedeki altın renkli parlak alanda sergileniyor ve dileklerinin kabul olması için dua etmeye gelen pek çok kişi tarafından ziyaret ediliyor. Döneme bağlı olarak giydirilmesi de ilginç bir detay; normal zamanlarda yeşil giydirilirken Noel ve Paskalya dönemlerinde beyaz, diğer önemli dönemlerde de kırmızı ve mor giydiriliyormuş.
Prag’ın Bebek İsa’sı Kilisesi dışarıdan pek ilginizi çekmeyebilir, çünkü old town’daki Tyn Kilisesi ve Prag Castle’daki Aziz Vitus Katedrali’nin süslü gotik mimarisi kadar etkileyici bir dış cephesi yok. Ama içerisi güzel, yolunuzu düşebilirseniz girişi ücretsiz olduğu için uğrayın derim. Prag Kalesi civarından 1 km ve Charles Köprüsü’nden 600 metre uzaklıkta bulunuyor.
Lennon Wall (Lenon Duvarı)
Charles Köprüsü’ne biraz daha yaklaşıyoruz ve karşımıza rengarenk bir duvar çıkıyor. Üstelik isim olarak İngiliz Beatles grubunun Prag’ı ziyaret dahi etmemiş üyesi John Lennon’un ismi verilmiş. Peki neden?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra o zamanki ismi Çekoslavakya olan ülke, Doğu blokunda yani Sovyetler tarafında yer aldığı için komünist rejim varmış. Özellikle gençler komünizm nedeniyle kendi ülkelerinde olmayan ‘özgürlük’ gibi kavramlara çok özenerek Beatles şarkıları dinliyorlarmış. John Lennon 1980 yılında cinayete kurban gidince kahraman haline gelmiş ve ana teması özgürlük olan grafitilerle dolu duvar ona adanmış.
Bir nevi Berlin Duvarı’ndaki Easy Side Gallery gibi düşünebiliriz, orada da Doğu Almanya’nın komünist düzeninde kısıtlanan insanların yaptığı özgürlük üzerine çizimler hakimdi. Elbette Lenon Duvarı çok daha küçük, yine de Prag’daki birçok yere yürüme mesafesinde olduğu için görmeniz güzel olur.

Lenon Duvarı üzerine sürekli farklı çizimler yapıldığı için göreceğiniz manzara farklı olacaktır, ama duvar aşağı yukarı böyle bir şey. (Fotoğraf: en.wikipedia.org)
Kampa Island (Kampa Adası)
Lennon Duvarı’na varınca Prag’ın içinde bir ada olan Kampa Adası’na da giriş yapmış oluyorsunuz. Prag’ın Venedik’i olarak bilinen Kampa Adası size şehir içinde ufak bir kaçamak hissi yaşatıyor. Özellikle Prag’a güzel bir havada geldiyseniz nehir kenarındaki cafelerde oturup meşhur Çek birası içmek veya bir şeyler atıştırmak çok keyifli olabilir. Ayrıca bot kiralayıp gezme imkanı da var, Venedik ile benzetilme sebebi herhalde bu.
Kampa Adası’nda yorgunluğunuzu atabilir, dilerseniz Museum Kampa isimli sanat müzesini bilet alarak gezebilirsiniz. Kış ayları için Kampa Adası’nı zaman kısıtınız varsa atlayabilirsiniz diye düşünüyorum, yazın daha anlamlı bir yer bence.
Sıralı anlatımı bitirip sizi nehrin kenarına kadar geri getirdim. Ekstra iki yeri daha söyleyip bitiriyorum.
Petrin Observation Tower (Petrin Gözlem Kulesi)
Prag’ın Eyfel Kulesi olan kule, güzel bir manzara ve biletli başka atraksiyonlar sunuyormuş. Nehrin bu kısımda anlattığım tarafında olduğundan kısaca bahsedeyim dedim, diğer yerlere göre biraz içeride kalıyor.
Strahov Monastery (Strahov Manastırı)
Petrin Kulesi’nden biraz daha içeride kalan geniş kütüphanesi ve barok kilisesiyle orta çağdan kalma bir manastırmış. Özellikle kütüphanesini görmek için ziyaret etmek isteyenler olduğunu duydum, ama fotoğraf çekmek ekstra ücretliymiş sanırım. Gitmeyi düşünüyorsanız önceden araştırmanız iyi olabilir.
Yazının başında söylediğim gibi Prag’ın her iki tarafı da turistik yerler açısından son derece zengin. Umarım derli toplu bir şekilde anlatıp gezilecek yerler haritası ekleyerek neyin nerede olduğunun kafanızda canlanmasını da sağlamaya çalıştığım yazım bu güzel şehri daha iyi anlamanıza ve daha kolay keşfetmenize yardımcı olur.
Prag gezilecek yerler yazımı faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, yeni yazılarımdan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂
Instagram: hayatveseyahat
YouTube: Hayat ve Seyahat
Facebook: Hayat ve Seyahat
Melda
02 Haziran 2023, 10:31Okuduğum en güzel gezi rehberiydi Prag için ???? teşekkürler????
Fatma Ölçücü
22 Haziran 2023, 10:26Rica ederim, bol keyifli gezileriniz olsun.