Almanca Öğrenmek İçin 15 Önemli Tavsiye

Paylaşın

Almanca öğrenmek için plan yapan herkesin aklına gelen ilk soru “Almanca nasıl bir dil, öğrenmek zor mu ve ne kadar sürüyor?” oluyor. Cevabımız maalesef “Evet, zor” olsa da aynı zamanda “Hayır, imkansız değil”. O yüzden bu yazıda kendimin ve eşimin kullandığı ve işe yaradığını test edip onayladığımız yöntemlerle Almanca öğrenmek konusunda size yol göstermeyi hedefliyoruz. Almanca nasıl öğrenilir hakkındaki ipuçlarına geçmeden önce, Almanca öğrenmek ne kadar sürer diye merak edenler ALMANCA NE KADAR SÜREDE ÖĞRENİLİR yazımıza göz atabilirler.

Almanca öğrenmek için tavsiyeler konulu videomuzu aşağıda bulabilirsiniz, çok beğeneceğinizi düşündüğümüz tavsiyelerimizi örneklerle zenginleştirdik. Ayrıca bizim Almanca’yı nasıl konuştuğumuzu merak ediyorsanız, merakınızı gidermesi için aralarda Almanca da konuştuk. İzleyip kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Şimdi Almanca öğrenmek için tavsiyelerimize başlayalım.

1. Almancaya Yeni Başlıyor Olmaktan Korkmayın

Önce her ikimizin de Almanca geçmişinden bahsedeyim ki yöntemlerimizin ne şekilde işimize yaradığı hakkında fikir sahibi olun. Ben lisede Almanca hazırlık okudum ve yabancı dilimiz Almancaydı (Cağaloğlu Anadolu Lisesi). Liseden mezun olduktan sonra Almancadan tamamen koptuğum halde 4 yıl sonra Viyana’da okumaya gittim. Birçok mühendislik dersini Almanca okudum yani 4 sene sonra Almancayı unutmadım. Viyana’dan dönmemin üzerinden 7 sene geçtikten sonra (bu 7 senede yine Almanca ile ilgili hiçbir şey yok) Münih’e taşındım ve hiç Almanca tekrarı yapmadığım halde Münih’te Almanca konuşulan bir işte çalışıyorum.

Eşim ise hiç Almanca bilmiyordu. Önce Türkiye’de ve taşındıktan sonra Münih’te dil kurslarına gitti. Toplam 1,5 sene sonunda C1.2 seviyesine kadar yani Almanca iş mülakatı yapabilecek, günlük veya iş hayatındaki tüm konuşmaları anlayıp kendisi de konuşabilecek kadar Almancayı ilerletti.

Yani ben erken yaşta öğrenmeye başlamış olsam da eşim okul hayatını tamamladıktan çok sonra Almanca ile tanıştı. Ama “Bu yaştan sonra nasıl öğreneceğim” diye korkuya kapılmadı hiç. O yüzden siz de kapılmayın, öğrenmenin yaşı yok ve şu an Almancayı yabancı dil olarak konuşabilen herkes bir gün sizin gibi ‘yeni başlamış’ durumdaydı.

2. Almanca Öğrenmek için Zorlanmaya Hazır Olun

Almanca nasıl öğrenilir sorusuna verilecek en güzel cevap çalışarak, çalışarak ve çalışarak olacak aslında. Almanca öğrenmek yolunda ilk adımı atarken Almanca’nın zor bir dil olduğunu kabullenin ve öğrenmek için emek harcamaya niyetiniz olduğundan emin olun.

Almanca öğrenme serüveninize, 50 harflik upuzun kelimeleri veya “bunu bana söylemiş olmanı isterdim” gibi dilbilgisi süper karışık cümleleri karşınıza çıkarıp “Almanca böyle bir dil, öğrenmek istediğine emin misin?” diyen moral bozucu arkadaşlarınızdan uzak durarak başlayın 🙂 Çünkü tüm kelimeler bu kadar uzun değil. Ve tüm cümlelerde “söylemek, olmak, istemek şeklinde üç adet fiil, dilek kipi ve –di’li geçmiş zaman” bir arada kullanılmıyor. Türkçesini şıp diye söylüyoruz ama düşününce bir yabancıya Türkçe de zor geliyordur.

Ama yine de Almanca zor bir dil, İngilizceye göre çok karışık kuralları var. Bunu bilin, kabullenin ve Almanca öğrenme macerasına ‘buna rağmen’ başlamaya hazır olduğunuzdan emin olun.

İstanbul’da Almanca dersi almaya başladıktan sonra eşimin iş çıkışı akşamları böyle geçmeye başladı.

3. Almancayı Sevin

Hitler’in konuşmalarını veya Nazi filmlerini izleyip “Almanca çok kaba bir dil, hiç sevmiyorum” ve Almanca öğrenmek istemiyorum diye kendi kendinizin şevkini kırmayın.

Almanca öğrenmek istiyorsanız öncelikle onu sevmelisiniz 🙂 Almanca öğrenecekseniz kendinize yapacağınız en büyük kötülük onun ‘sevimsiz bir dil’ olduğunu düşünmeniz olur, yapmayın. Örneğin eşimin oldukça hızlı sayılabilecek ve yoğun bir tempoda Almanca öğrenebilmesindeki en önemli etken Almancayı çok seviyor olmasıydı. Ayrıca Almanların hepsi Nazi filmlerindeki gibi konuşmuyorlar ve kuralcı katı kaba insanların konuştuğu tıpkı bu özelliklerdeki bir dilden bahsetmiyoruz.

Sevdiğiniz bir Alman ünlü varsa onun konuşmalarını dinlemek bu negatif önyargılarınızı kırmada etkili olabilir, mesela ben Heidi Klum’u beğeniyorum. Almanca masallar dinlemek de hedef kitlesi çocuklar olduğu ve bağrış çağrış olmayacağı için size yumuşak bir başlangıç sağlayabilir.

4. Hangi Kurda Olduğunuza Takılmayın

“Hangi kur” olduğunuza değil “ne kadar konuşabildiğiniz ve ne kadar anlayabildiğinize” odaklanın.

Eğer Almancayı herhangi bir yere dil sertifikası vermek için öğrenmiyorsanız “Ben B2 kuruna gidiyorum” demenizin hiçbir anlamı yok, A-B-C yalnızca birer harf. Arka arkaya dil kurslarına para döküp “Bir yılda C1 oldum” demeyi havalı bir şey zanneden insanlar var ve C1 kuruna gidince ‘ileri seviye kur’ olduğu halde iki kelimeyi bir araya getirip doğru cümle kuramayan veya berbat telaffuzundan hiçbir şey anlaşılmayan insanlar da onlar oluyorlar.

Yabancı dil sizin kurstakinin dışında zaman ayırıp tekrar etmeniz ve sindirmeniz gereken bir şey, o yüzden bir seviyeyi iyice anladığınızdan emin olmadan sonrakine ‘koşmaya’ bence kalkmayın, dil kurslarına boşuna para verdiğinizle kalırsınız. Herhangi bir Almana “Ben C seviyesiyim” dediğinizde bunun hiçbir anlamı zaten yok, onunla ne kadar konuşabiliyorsunuz ona bakacak.

 

Almanca öğrenim eğrisini zorluk derecesi ve gereken süre bazında kurlara göre bu şekilde özetleyebiliriz.

5. Yazarak Almanca Öğrenmeye Gayret Edin

Kelime Defteri Tutun

Kelime defteri edinin. Kelime defteriniz yalnızca kelimelerin anlamlarını not almak için değil, “kelimeyi cümle içinde doğru şekilde kullanabilmek için ihtiyacınız olan her şeyi” size gösteren derli toplu bir yer olsun.

Lise hazırlıkta Almanca öğrenmeye başladığım ilk gün bir defter alıp cetvelle ortasından çizgi çekmiştim, sol tarafı Almanca sağ tarafı Türkçe olmuştu. Yeni kelimelerle karşılaştıkça bu deftere not almaya başladım ve gördüğü kelimeleri yalnızca kitabın üzerine not edenlere göre daha iyi sonuçlar aldım.

Sonra üniversitede İngilizce öğrenirken de aynı yöntemi kullandım ve şimdi Türkçeyi tamamen dışarıda bırakarak Almanca – İngilizce kelime defteri oluşturmayı tercih ediyorum.

Yeni karşılaştığınız kelimeleri yalnızca kitabın üzerine not alırsanız, bir daha kitabın o sayfasına dönüp o kelimelerin anlamına bakmayacağınız için kelimeyi tam öğrenemeden unutmuş oluyorsunuz. Oysa kelime defterinize not alınca hepsi derli toplu liste halinde oluyor, böylece hızlı şekilde tekrar tekrar üzerinden geçebiliyorsunuz ve yeni kelimeleri gerçekten öğrenip kendi cümlelerinizde de kullanabilmenin tek yolu onları tekrar edip öğrenmiş olmak.

Peki neden bir süre sonra Almanca – Türkçe yerine Almanca – İngilizce olarak çalışmayı tercih ettim ve size de öyle tavsiye ediyorum? Birinci sebebi çok basit; aynı anda iki dili tekrar etmiş oluyorsunuz da ondan. Tabii İngilizceniz yeterli değilse aklınız iyice karışabilir, o yüzden bunu yalnızca İngilizce bilginize güvendiğiniz kelimeler için kullanın.

İkinci sebep ise İngilizce ve Almancanın birbirlerine benzeyen diller olması; böylece hem zaten bildiğiniz İngilizce kelime yardımıyla benzeyen yeni Almanca kelimeyi daha kolay öğreniyorsunuz hem de ikisi yan yana durunca benzeMEyen kısımları neresi görerek birbirlerine karıştırmama şansınız oluyor.

Örneğin İngilizcesinin “son” olduğunu bildiğiniz için Almanca “Sohn” kelimesini (Türkçesi erkek çocuk) daha kolay öğrenebilirsiniz, kelime defterinizi sık sık tekrar edeceğiniz için de hangi dildeki yazılışında fazladan h harfi vardı hangisinde yoktu ayırt etmeniz daha kolay olur.

Viyana Teknik Üniversitesi’ndeki bir yılım boyunca aldığım mühendislik derslerimi geçebilmek için böyle bir kelime defteri tutuyordum.

Dilbilgisi (gramer) Defteri Tutun

Kelime defterimiz var da dilbilgisi defterimiz neden olmasın değil mi? Böyle bir defterde öğrendiğiniz ve alıştırmalarda kullandığınız cümlelere ek olarak unutmamak istediğiniz şeyleri de toplu halde not etmeniz çok önemli; nasıl ki yabancı dil kitaplarının arkalarında belirli kuralları anlatan ek tablolar oluyorsa siz de kendi dilbilgisi defterinizin arkasına kendi tablolarınızı oluşturabilirsiniz.

Elbette kitapların arkasında zaten olan veya dil kursunda/sınıfta eğitmenin vereceği kağıtlarda gayet güzel anlatılmış olan şeyleri sizin bir kez daha yazmanız çok gerekli olmayabilir, onun yerine bunların birer örneğini gözünüzün önüne asabilirsiniz. Ama bazı karışan şeyleri hemen yan yana not almanız daha sonra karıştırmamanız için çok faydalı olacaktır ve bunları o şekilde sunan bir tablo sizin için hazırda bulunmayabilir.

Dilbilgisi defterime geçmiş çekimlerini karıştırdığım fiiller için sayfa ayırıp yenileri geldikçe altına ekledim, böylece kendi tablomu oluşturmuş oldum.

Renk Kodlamalarından Yararlanın

Yeni bir dil öğrenirken renkli kalemler edinmeniz size çok şey kazandıracak, çünkü defterlerinizde not ettiğiniz şeylerin neresinin sizin için önemli olduğunu renklendirdiğinizde dikkatiniz oraya yoğunlaşarak öğrenmenizi kolaylaştıracak.

Özellikle erkeklerin bu noktada “Erkek adam öyle şey mi yaparmış ilkokula başlayan kız çocuğu gibi?” gibi bu maddeye direnebileceklerini tahmin ediyorum, direnmeyin. En güzel el yazınızla ve resim dersindeki gibi cicili bicili renkler kullanmanızdan bahsetmiyorum. Kelimenin anlamını öğrendiniz ama artikelini mi karıştırıyorsunuz, kırmızı kalemle üzerinden geçin. Çoğul halinde u harfinin ü olduğunu mu unutuyorsunuz, sarı marker ile noktaları boyayın. Bir cümlede fiilin yeri veya çekimi sizin beklediğinizden farklı olan istisna bir durum muymuş, o cümledeki kullanımından ötürü sonuna farklı ekler mi gelmiş, öğrenmek istediğiniz kısım neresiyse yeşil kalemle altını çizin.

Kırmızı kalem, yeşil kalem ve sarı marker olmak üzere üç farklı kalemden ve bunları kullandığınız üç farklı durumu örnek verdim. İdeali benzer durumlar için benzer renkleri kullanarak renk kodlamalarıyla da öğrenmenizi hızlandırmak; yani çoğulunda nokta olduğunu unuttuğunuz her kelime için sarı marker kullanmak gibi. Böylece defterinizdeki o kelimeleri düşünürken yanındaki sarıyı da hatırlayacak ve “çoğulunda nokta geliyordu” diyebileceksiniz.

Özellikle dikkat etmem gereken yerleri pembe ile işaretledim, farklı renklerle farklı işaretlemeler de eklenebilir.

Renk Olayını Abartmayın

Bazı kadınlar çok renk kullanmayı seviyor ve rengarenk sayfalarla erkeklerin ‘böyle bir defter ASLA tutamam’ diye bahsettikleri şeyi oluşturuyor olsalar da ben renklerin olabildiğince az ve yalnızca karıştırılan yerlerde kullanılmasını kendim için daha faydalı buluyorum, böylece renk olan az ve öz yerler amacı olan ‘dikkat çekme’ görevini yerine getirebiliyorlar. Her yerde başka bir renk olmasını dikkat dağıtıcı ve yalnızca görsel buluyorum, kendi adıma gerekli değil.

Elbette herkesin yöntemi farklı olacaktır, size uyanı bulmanız önemli. Sonuçta yalnızca simsiyah veya yalnızca masmavi mürekkepten oluşan defterleriniz olmasın ve gereken yerlerde dikkatinizi çekecek renklendirmelerden faydalanın bence.

Bu arada renklendirmelerde “yazılı kağıdı okuyan öğretmen” yöntemini kullanmanızı tavsiye etmiyorum, yani önce sizin ilk düşündüğünüz yanlış olanı yazıp sonra üzerini kırmızıyla çizerek doğrusunu kırmızıyla yazmak şeklinde yapmayın. Çünkü her baktığınızda üstü çizili olan yanlışı da göreceksiniz ve beyniniz onu da hafızada tutacak. İlk onu söylemeye yatkın olduğu için de hafızada tuttuğunu söyleyiverecek ve sonuçta yanlış yapmış olacaksınız. O yüzden yanlışa hiç yer vermeden yalnızca doğru kullanımları renkli olarak yazmanızı tavsiye ediyorum.

Kırmızı kalemle düzelten bu öğretmen yöntemini öğretmenlere bırakıp sizin yalnızca doğru kullanımları not almanızı öneririm.

6. Dizi, Film, Podcast gibi Kaynakları Kullanın

Herhangi bir yabancı dil öğrenmek için “dinleme” konusuna zaman ayırmanız gerektiğini biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum, zaten o yüzden bu yazıda “Almanca öğrenmek istiyorsanız Almanca dizi ve film izleyin” gibi klişe tavsiyeler vermedim 🙂

Tavsiyem biraz daha farklı; o Almanca dizi ve filmleri yattığınız yerden uyku öncesi değil de gerçekten ders dinlermiş gibi dinlemeniz ve sizin bilmediğiniz bir şey geçtiğinde not almanız.

Tabi bu tavsiye henüz başlangıç seviyesinde olanlar için biraz erken olacaktır. Dizi veya filmlerdeki tempoya ayak uydurabilmek ve konuşulanları anlamaya başlayabilmek için en azından B1 kurunu tamamlamış olmanız gerekecektir.

Yeni başlayanlar ise çocuklar için olan çok basit anlatımlı YouTube videolarını deneyebilirler.

7. Sürekli Not Alın

Dizilerde, filmlerde ve günlük hayatta duyduğunuz hem sık kullanılan hem ‘resmi olmayan’ kelimeleri unutmadan not edin. Not etmekle kalmayın yeri gelince siz de kullanın.

Elbette bunu yalnızca belirli bir seviyeye geldikten sonra yapabilirsiniz. Bir de bilmediğiniz HER ŞEYİ not almaya kalkarsanız o dizi veya filmi asla bitiremezsiniz, üstelik sizin için acayip sıkıcı bir hal alır.

Onun yerine sürekli duyduğunuz sık kullanımları not almanız az ve öz bilgileri öğrenmenize yardımcı olur. Dizide çok sık geçen bir kullanımı büyük ihtimalle siz de günlük hayatta kullanacağınızdan konuşmanızı geliştirir. Yani dizi/film izlerken “Sürekli şöyle bir cümle kuruyorlar” veya “Şu kelime sürekli geçiyor” diye aklınızda yer eden bir şey olduğu anda izlediğiniz şeyi durdurup o kullanımın ne olduğunu öğreniyor ve kelime veya dilbilgisi defterinizden ilgili olana not alıyorsunuz.

Sık kullanımları öğrenmenin yanında size ders veya kurslarda öğretilmeyen ‘resmi olmayan’ kullanımlar da dizi ve filmlerden en büyük kazanımınız olacak. Burası çok önemli, bu kısmı kesinlikle atlamayın. Örneğin “İstemiyorum” size derste “Ich habe keine Lust” diye öğretilir ama Almanlar bunun için “Ich habe kein Bock” derler. Bunu öğrenmenizin tek yolu bir Almandan duymanız veya izlediğiniz şeyde geçmesi olacaktır. Veya “uçak” size “Flugzeug” diye öğretilir ama Almanlar “Maschine (makine)” derler. İşte böyle şeyleri duyduğunuzda not edin. Derste öğrendiğiniz kelimeler doğru ve siz kullandığınızda herkes anlar, ama tam tersi olup derste öğretilmeyeni onlar kullandığında siz anlamazsınız, sorun orada 🙂

Münih’e yerleşmek için geldiğim ilk gün Alman arkadaşım uçak yerine makine deyince anlamamıştım, çünkü derslerde öyle bir kullanım öğretilmiyor. (Almancadan uzun süre uzak kaldığım için artikel hatam da var)

8. Almanca Öğrenmek için Tekrar Etmekten Vazgeçmeyin

Almanca öğrenmek için kendimize yöntemler ürettik, düzenli olsun diye emek harcadık, listeler çıkardık. Peki bunların üzerinden geçmezsek yalnızca yazarken öğrenmiş olur muyuz?

Yalnızca az bir kısmını öğrenmiş oluruz maalesef, o yüzden düzenli tekrar etmek çok önemli. Cümledeki ‘düzenli’ kelimesinin önemini tekrar vurgulamak istiyorum, her ders çalışma seansınızı yarım saat erken bitirip son yarım saati öncekileri tekrara ayırmak, her Cumartesi gününü yalnızca tekrar günü yapmak gibi çeşitli yöntemler kullanabilirsiniz orası artık size kalmış.

Tekrar etmezseniz öğrenemezsiniz ve “Bir senedir Almanca çalışıyorum hala cümle kuramıyorum” şeklindeki hüzünlü bir hikayenin kahramanı olursunuz. Bir senedir öğrendiğiniz için aklınızda belirli bilgiler olur ama eskileri oturtmadan sürekli üzerine yenileri koymaya çalıştığınız için temeli çürük bina misali “sallantıda olursunuz”.

Benzeri birçok tavsiye daha ekleyebilirim ama bunlarla başlayıp düzeninizi oturttuktan sonra gerisini kendiniz yapabilirsiniz diye düşünüyorum. İhtiyaç duyduğunuz ek tavsiyeler olursa yorum olarak yazabilirsiniz. Şimdi eşimin kullandığı ve denemeye değer olduğunu düşündüğüm daha spesifik birkaç öneri onun anlatımıyla geliyor.

9. Kendinizi İlkokuldaymış Gibi Düşünün

Yabancı bir dil öğrenirken kuracağınız ilk cümleler yeni okuma yazma öğrenen bir ilkokul seviyesindeki çocuğun kurduklarından farklı olmayacaktır. Bu sebeple Türkçe düşünerek gaza gelip Allah ne verdiyse yardırmaya çalışmayın ki sonrasında ben konuşamıyorum diye boşuna üzülmeyin. Basit düşünün ve “bunu istiyorum, şunu yaptım” gibi basit cümlelerle başlayın.

10. Film değil Çizgi Film İzleyin, Kitap değil Masal Okuyun

Yeni başlıyorsanız 0-6 yaş arası ne kadar içerik varsa onları izleyin. Öyle gaza gelip dizi izlemeye kasmayın, bir şey anlamayacaksınız ve moraliniz bozulacak. Bu yüzden yavaş yavaş ilerleyin. Aynı şekilde çocuk kitapları bol resimli ve basit anlatımlı olacağı için size çok faydası olacaktır.

Almanca kitap ve özellikle çocuk kitabı seçenekleri için burayı tıklayınız: KİTAP SEÇENEKLERİ

Almanca öğrenmeye yeni başladıysanız çocuklar için olan kitaplar, şarkılar ve çizgi filmler en önemli kaynağınız olacaktır.

11. Sesli Okuyun

Defterinize yazdığınız cümleleri veya kitabınızda geçen içerikleri yüksek sesle okuyun. Böylece telaffuzunuz gelişecek ve kendinizi Almanca konuşurken duymaya alışacaksınız. Bu da size hem motivasyon hem de özgüven kazandıracaktır.

12. Kendinizle İlgili Şeyler Yazın

Yeni başlıyor olun veya ilerlemiş olun fark etmez her gün bir iki satır o gününüzle ilgili bir şeyler yazın. Şuraya gittim, bunu yaptım gibi basit başlayın, ilerledikçe daha karmaşık yapıda cümlelere geçin. Hem yazarken nerelerde emin olamadığınızı göreceksiniz (mesela kullanmak istediğiniz bir kelimenin artikelini unutmuş olduğunuzu fark edip sözlükten bakacaksınız) hem de birkaç ay sonra geriye döndüğünüzde ne kadar ilerlediğinizi görüp moral bulacaksınız.

13. Aynı Şeyi Tekrarlama Yönteminden Faydalanın

Bir kitap, bir paragraf yazı, bir şarkı veya bir film/dizi her ne olursa olsun en çok seveceğiniz tek bir kaynağı tekrar tekrar okuyun/dinleyin veya izleyin. Bir süre sonra orada geçen her şeyi ezberleyecek ve çok şey öğreneceksiniz. Örneğin ben Matrix (1) filmini Türkçe ve İngilizce olarak sayısız diyebileceğim kere izlemişimdir. Bu yüzden filmin her karesine Türkçe/İngilizce hakimim. Üzerine bir sene boyunca neredeyse her gün aynı filmi bir de Almanca dublaj ve Almanca altyazılı olarak izledim. Filmin konusuna ve söylenen her şeyin Türkçesine hakim olduğum için bir süre sonra duyduklarım hafızama Almanca karşılıkları ile kazındı. Böylece filmi üç dilde hatim etmiş oldum. Keanu Reeves bile bu kadar hakim değildir bence filme 🙂

Bunun faydası, orada geçen kelimeler ve cümle yapıları sayesinde benzer cümleleri doğru şekilde kurabilmem oldu. Yani dilbilgisi kuralı ezberlemek yerine sevdiğim bir filmdeki cümleleri ezberlemiş ve böylece kuralları cümle içinde öğrenmiş oldum. Karıştırma ve hata yapma ihtimalim de ortadan kalkmış oldu.

Matrix filmindeki meşhur mavi-kırmızı hap sahnesi ezberimde olan sahnelerin başında geliyor diyebilirim 🙂

14. Pratik Yapın

Demesi kolay tabii, nerede yapacaksın, kiminle yapacaksın? Her gün yeni bir uygulama icat ediliyor, size en uygunu bulma kısmı size kalmış. Ben 2016-17 yıllarında Tandem diye bir uygulama kullanıyordum. Yaşlı bir teyze ile sohbet ediyorduk. O İngilizce yazıyordu ben Almanca. İkimiz de birbirimizin hatalarını düzeltiyorduk. Bu tip uygulamaların en büyük problemi kullanıcıların dil öğrenmekten çok sevgili arayışı içinde olmaları. Gerçekten öğrenme niyetinde olan birini bulursanız şanslısınız, o yüzden biraz uğraşmanız gerekebilir.

Workaway’deki ev sahiplerim Almancamı ilerletmeme çok yardımcı olmuştu.

15. Workaway Deneyimi Edinin

Aslında “ana dili Almanca olan insanlarla zaman geçirin” de yazabilirdim ama “Nasıl olacak o iş?” diye havada kalmaması için kendi kullandığım Workaway deneyimini tavsiye olarak verdim. Sonuçta Almanlar sizin Almancanızı ilerletmeniz için hazırda bekliyor olmayacak, bir yolunu bulup onlarla aynı ortamda bulunma şansını sizin yaratmanız lazım. Benimkini Workaway ile yaratmıştım.

Benim için kırılma noktalarından ve Almancamı hızla ilerletmemi sağlayan en önemli etkenlerden birisi olmuştu Workaway. Bu ilginç ve bir o kadar da güzel deneyimi anlattığım WORKAWAY NEDİR ve ALMANYA’DA WORKAWAY DENEYİMİ yazılarıma göz atabilirsiniz.

Bonus: Almanca Küfüler

Almanca öğrenmek gibi zorlu bir yola baş koyup Almanca öğrenmeye çalışanlar hem de biraz eğlenmek isteyenler için Almanca küfürler videosu hazırladık. Üstüne bir de anlattıklarımızı pekiştirsin diye Almanca küfürlü kavga ettik. Garanti ediyoruz burada anlatılanlar hiçbir kursta anlatılmıyor 🙂 Video içeriği çocuklar için uygun değildir, küfürü, kavgayı veya hakareti özendirmek için de hazırlanmamıştır. Gereksiz duyar kasmayalim yani, beğenmeyen izlemesin lütfen.

Almanca öğrenmek için tavsiyeler yazımı faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, Almanca öğrenmek ile ilgili ipuçları ve Almanya’da yaşam ile ilgili yazılarımdan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat‘in aşağıdaki sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂

Instagram: hayatveseyahat

YouTube: Hayat ve Seyahat

Facebook: Hayat ve Seyahat


Paylaşın

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar*

Paylaş

Yeniler

En İyi Villa Kiralama Nasıl Yapılır ve İpuçları Nelerdir?

Villa kiralama, özgürlük ve mahremiyet arayan tatilciler için ideal bir seçenektir. Kendi evinizin konforunu ve… Devamını Oku

15 Mayıs 2024

Yurt Dışı Seyahatlerde Seyahat Sağlık Sigortasının Önemi

Seyahat öncesinde birçok ihtimale karşı hazırlıklı olmak kaydıyla yurtdışı seyahatleri, yeni kültürler keşfetmek ve farklı… Devamını Oku

2 Nisan 2024

Balkanlar Gezi Rehberi ve Gezilecek Yerler

Son zamanların en popüler gezi rotalarından biri haline gelen Balkanlar, dünyanın her yerinden ziyaretçilerin akınına… Devamını Oku

22 Mart 2024

İGA Lounge: İstanbul Havalimanı’nda Keyif ve Konforun Adresi

Havalimanında beklerken Türk ve dünya mutfağının eşsiz lezzetlerini tatmaya, masaj hizmetiyle rahatlamaya ve hatta uçuş… Devamını Oku

14 Şubat 2024

Kayak Tatili için Popüler Rotalar

Kış aylarının vazgeçilmezi pek çok kişi için kayak tatilidir. Türkiye, kayak tatili yapılabilecek pek çok… Devamını Oku

30 Ocak 2024

Yurt Dışında İlk Günler: Neler Yapmak Gerekir?

“Acaba yurt dışında yaşasam nasıl olurdu?”.. Bazılarınızın aklından zaman zaman böyle sorular geçiyordur eminim, bazılarınız… Devamını Oku

31 Aralık 2023

Bu web sitesinde size en iyi deneyimi sunabilmek için çerezler kullanılmaktadır. Siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul etmiş olursunuz.