Paylaşın

Romantizmin başkenti, aşıklar şehri Venedik’teki görülecek yerler dar bir alanda yoğunlaşsa da pek az sayılmaz. Hepsini toparlayarak Venedik gezilecek yerler listesini oluşturmaya çalıştım. Bu yazıya ek olarak (hatta öncelikle); Venedik hakkında genel bilgiler verip ulaşım, konaklama, alışveriş ve yeme-içme gibi konuları anlattığım VENEDİK GEZİ REHBERİ yazımı okumanızı öneririm.

Bu yazıda Venedik derken artık hep merkez Venedik’ten, yani adadan bahsedeceğim. Okumanızı önerdiğim diğer yazımda Venedik denilen şehrin bir ada (bizim bildiğimiz Venedik) ve çevresindeki yerlerden oluştuğunu anlatmıştım. Ayrıca adı geçecek olan müze, kilise, bazilika gibi yerlerin hemen hepsi 25 Aralık ve 1 Ocak tarihlerinde kapalı oluyor, toplu halde söylemiş olayım.

Şimdi adanın genel durumuna bakalım.

Venedik’in ortasından geçen S şeklindeki kanalın ismi Canal Grande (Grand Canal – Büyük Kanal). Venedik’teki en büyük kanal olan Grand Canal, yaklaşık 4 km uzunluğunda ve 5 metre derinliğindeymiş. Genişliği ise 30 metre ile 70 metre arasında değişiyormuş. Kanalda yüzmek kesinlikle yasak, bu konuda çok sıkı kontroller yapılıyormuş.

Rialto Köprüsü üzerinden Grand Canal manzarası

Venedik, Grand Canal’ın iki yakasına dağılmış altı bölgeden (İtalyanca: sestiere) oluşuyor. Kanalın sağ tarafında San Marco, Cannaregio ve Castello; sol tarafında ise Dorsoduro, San Polo ve Santa Croce bölgeleri bulunuyor.

Grand Canal’daki karşı taraftaki bölgeleri birbirine bağlayan dört köprüden en eski ve ünlü olanı ise, San Marco ve San Polo bölgeleri arasındaki Rialto Köprüsü. Venedik’in simgesi haline gelmiş bu köprünün üzerinden Grand Canal manzarasını izlemek ve çevresindeki pazar yerlerini gezmek şart.

Gezilecek yerlerin en yoğun olduğu sestiere tabii ki San Marco; çünkü meşhur San Marco Meydanı ve bazilikası burada. O zaman önce bu bölgeden başlayalım.

Piazza San Marco (St. Mark’s Square – San Marco Meydanı): Venedik gezilecek yerler diyince ilk akla gelen ve Venedik’in merkezi ve kalbi olan bu meydan, sürekli turistlerle (ve güvercinlerle) dolu. Dolayısıyla kaldığınız yerin San Marco Meydanı’na yakın olmasında fayda var, tabii herkes aynı şekilde düşündüğü için uygun fiyatlı oteller kısa sürede tükeniyor. Bu konuda yine araştırmalar yaparak VENEDİK’TE NEREDE KALINIR yazısını hazırladım, okumanızı öneririm. Venedik otellerinin tamamını ve yorumlarını inceleyerek booking.com üzerinden indirimli rezervasyon yapmak içinse tıklayın.

Meydanın kanala doğru olan tarafında iki yüksek sütun yer alıyor. Bu sütunların geçmişte, deniz yoluyla gelindiğinde lagünün bittiği yerin görünmesini sağlamak ve böylece şehrin girişini belli etmek amacıyla yapıldıkları söyleniyor. Sütunlara adını verenler ise şehrin koruyucu azizleri. Birisi ilk koruyucu aziz olan St. Theodore’nin sütunu ve tepesinde meleği yer alıyor. Diğeri ise meydana adını veren St. Mark’ın sütunu ve üzerindeki kanatlı aslan heykeli St. Mark (San Marco) Meydanı’nın sembolü kabul ediliyor.

Şehrin iki koruyucu azizi adına dikilen St. Theodore (sağdaki) ve St. Mark (soldaki) sütunları.

Bu iki sütunun olduğu taraftaki kanal boyunca uzanan, yani San Marco Meydanı ile birlikte düşünüldüğünde L şeklini oluşturan küçük meydana ise The Piazzetta (Little Piazza – Küçük Meydan) deniyor.

Meydanın bazilikaya doğru olan diğer tarafında da yüksek sütunlar bulunuyor. Geçmişte idam edilen mahkumların ölü bedenleri, ibret olması açısından bu sütunlarda bekletilirmiş ve sütunlar o yüzden kırmızı renkteymiş gibi hoş olmayan hikayeleri var bu iki sütunun.

San Marco Meydanı’nda, ünlü ziyaretçileri ağırlamış tarihi cafeler bulunuyor. Meydanın ve İtalya’nın en eski kafesi olan Cafe Florian (1720 yılında inşa edilmiş); birçok yazar, şair ve müzisyenin buluşma yeri olmuş. Benzer şekilde Cafe Quadri de tarihsel öneme sahip ünlü kafelerden biri. Oldukça şık ve lüks olan bu kafelerin çok pahalı olduğunu söylememe sanırım gerek yok. Ama bütçeniz kısıtlı olsa bile gidip dışarıdan görülebilir, özellikle Cafe Florian nostaljik görüntüsüyle çok hoş gelmişti bana. Bazilika arkanızdayken cafe, meydanın sol tarafında kalıyor.

San Marco Meydanı ve Bazilikası’nın önünde yükselen kırmızı sütunlar..

Venedik Karnavalı zamanında geldiyseniz, kostümlü insanlara ve şovlara en çok San Marco Meydanı’nda rastlayacaksınız. Yazın geldiyseniz, akşamları açık hava konserlerini yine San Marco Meydanı’nda dinleyeceksiniz. Kısacası; Venedik gezinizde her yol dönüp dolaşıp bu meydana çıkacak 🙂

Basilica di San Marco (San Marco Bazilikası): San Marco Meydanı’ndaki bin yıllık bu bazilika, Bizans mimarisine bir örnekmiş ve İstanbul’daki Ayasofya örnek alınarak tasarlanmış. Ön kısmındaki yaldızlı parlak işlemeler dikkatinizi çekecektir; bunlar Venedik’in gücü ve zenginliğini simgelemek için öyle yapılmış.

Bazilikanın ön cephesinde göreceğiniz dört at heykeline dikkatli bakın. Orijinalleri açık havada daha fazla kalmaması için 40 yıl kadar önce bazilikanın içinde korumaya alınmış olsa da, ön cephedeki atlar orijinallerinin birer kopyası. Bu atların çok uzun hikayesi var ve yüzyıllar boyu uygarlıklar arasında paylaşılamamış.

Tarih boyunca uygarlıklar arasında paylaşılamayan San Marco’nun Atları’nın bazilika cephesinde replikaları ve içeride orijinalleri sergileniyor.

1202 – 1204 yılları arasındaki dördüncü Haçlı Seferi sırasında Venedikliler Konstantinopolis’i (yani İstanbul’i) işgal ve talan ettiklerinde, birçok değerli eserle birlikte bu dört atı da Venedik’e kaçırmışlar (tarihi eserlerimize sahip çıkamamanın üzücü bir örneği daha). Yaklaşık 600 yıl San Marco Bazilikası’nda kaldıktan sonra, Fransız hükümdarı Napolyon Venedik’i işgal edince Fransa’ya götürülmüşler. 1815’te Napolyon tahttan düşürülünce Venedik’e iade edilmişler. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında ise yine zarar görmesinler diye güvenli yerlere taşınıp tehlike geçince tekrar bazilikaya verilmişler.

Bazilikayı pazar hariç her gün 09:45 – 17:00 ve pazar günleri 14:00 – 16:30 (yaz dönemi 17:00) saatleri arası ücretsiz ziyaret etmek mümkün. İtalyanların Avrupa’daki belki de en koyu Katolikler olduklarını akılda tutarak içeride gürültü yapmayın, şapkayla girmeyin, çok kısa etek – şort ve omuzları açıkta bırakan bluz gibi kıyafetlerden kaçının. Yazın geldiyseniz evet hava sıcak olduğu için muhtemelen şapka – şort – etek – askılı bluz vs giyip geldiniz; ama varsa şal kullanmak ve şapkaları çıkarmak yerinde olacaktır. Ayrıca içeriye valizle ve sırt çantasıyla girmek yasak, ben sıra bekledikten sonra bunu öğrenip çantamı bırakmış ve sonra yeniden sıraya girmiştim siz öyle yapmayın 🙂 Bazilikaya bakarken solunuzda kalan sokakta bulunan, ücretsiz valiz ve sırt çantası emaneti için yönlendirdikleri yere eşyanızı bırakıp öyle sıraya girin.

Meşhur bronz atların orijinalleri çok heybetli görünüyor.

San Marco Bazilikası’nın girişi ücretsiz olsa da, en kalabalık olduğu 1 Nisan – 2 Kasım arası dönemde, sıra beklemek istemeyenler için 3 Euro’ya ‘skip the line’ yani ‘sırayı atlama’ bileti satılıyor. 30 – 45 dakika beklemekten iyidir diyenler için faydalı olabilir. Burada.

San Marco Bazilikası’nın içindeki bölümlerin girişi ücretli. Bunlardan biri olan Tesero (Treasury), Haçlı Seferleri’nde ele geçirilen ganimetlerin sergilendiği hazinelik. Giriş ücreti olan 5 Euro’ya audio guide dahil ve sergilenen şeylerin ne olduğunu anlatıyor. Benim gibi meraklıysanız girebilirsiniz, yoksa şart değil.

Bazilikanın ana girişinin sağındaki dik merdivenle çıkılan ve girişi 3 Euro olan Museo Marciano‘ya ise bence mutlaka girmelisiniz. Bazilikanın dış cephesinde replikalarını gördüğünüz San Marco’nun meşhur bronz atlarının orijinallerini burada bulacaksınız. Orijinal atların hemen yanındaki heykel ise The Tetrarchs isimli İstanbul’dan getirilen (kaçırılan diyebiliriz) bir heykel. Zaten bilgi yazılarını okursanız, hem atlar hem de tetrarchs için İstanbul’dan ‘geldi’ gibi ifadeler kullanılmış, sanki kendi kendilerine geliyorlar 🙂 Tetrarchs heykelindeki figürlerden bir tanesinin ayağının eksik olduğuna dikkat edin, bununla ilgili detaylı bilgiyi Venedik Gezi Rehberi yazımın ekstra bilgiler kısmında alıntıladım.

Tetrarchs heykelini oluşturan figürlerden sağdakinin eksik ayağı bilin bakalım neredeymiş? 🙂

Marciano Müzesi’nden terasa çıkarak hem San Marco Meydanı’nı ve manzarayı kuşbakışı izleyebilir hem de bazilikanın tavanını kaplayan mozaikleri ve altın varaklı işlemeleri yakından görebilirsiniz.

Palazzo Ducale (Doge’s Palace – Dükler Sarayı): Geçmişte mahkeme salonu, hapishane ve Venedik düklerinin evi olarak kullanılan saraya farklı kapsamı olan biletlerle giriş yapılabiliyor. St. Mark’s Square Museums denilen San Marco Meydanı’ndaki müzelere girişi sağlayan 21 Euro (Rolling Venice Card veya City Pass sahiplerine indirimli 14 Euro) olan rehbersiz turla veya daha geniş kapsamlı bir müze kartı olan 25 Euro’luk (Rolling Venice Card veya City Pass sahiplerine indirimli 18.50 Euro) Museum Pass ile Dükler Sarayı dahil olmak üzere civardaki diğer müzeleri gezebilirsiniz.

Kasım’dan Mart sonuna kadar olan kış döneminde 08:30 – 17:30 ve Nisan’dan Ekim sonuna kadar olan yaz döneminde 08:30 – 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Kapanış saatinden bir saat öncesine kadar giriş yapılabiliyor.

Meydandaki görkemli binalardan olan Dükler Sarayı’nı bilet alarak gezebilirsiniz.

Museo Correr, Museo Archeologico Nazionale ve Biblioteca Nazionale Marciana ise San Marco Meydanı’nda gezebileceğiniz diğer müzeler. Her ne kadar St. Mark’s Square Museums (veya The Museums of St. Mark’s Square) olarak anılıp Dükler Sarayı ile birlikte dördüne kombine biletle girilse de, Venedik’te vaktiniz kısıtlıysa bu üç müzeyi gezmeniz şart olmayabilir. St. Mark’s Square Museums bileti ve bilgileri için buraya tıklayın.

Torre dell’Orologio (Clock Tower – Saat kulesi): Venedik’in buluşma noktası olan kulenin tepesinde saat çanını her gün döven genç ve yaşlı adam zamanın nasıl aktığı mesajını veriyorlar. Rehberli tur yapmak için biletleri önceden almak gerekiyor.

Normal fiyat 12.5 Euro (indirimli 7.5 Euro) ve bu bileti aldığınızda St. Mark’s Square Museums içinde sayılan yukarıda ismini yazdığım müzelerden Dükler Sarayı hariç diğer üçüne girebiliyorsunuz.

Saat Kulesi’nin tepesindeki çanı döven genç ve yaşlı figürler, zamanın nasıl aktığını simgeliyorlar.

Biletler konusunda ortalığın biraz karıştığının farkındayım ama ben karışık anlattığımdan değil, çok seçenek yapmışlar o yüzden 🙂 Güzel bir özet yaparsam; şimdiye kadar saydıklarımın tamamını görmek için Saat Kulesi bileti ve Dükler Sarayı’nın Secret Itineraries biletini almanız yeterli olacak (St. Mark’s Square Museums kombine biletine gerek kalmıyor). Tam tersini yaptıysanız, yani önce kombine bilet veya Secret Itineraries bileti aldıysanız bu sefer de Saat Kulesi’ne indirimli fiyattan girme hakkınız oluyor.

Campanile di San Marco (Bell Tower of St. Mark – Aziz Mark’ın Çan kulesi): Kısaca Campanile deniyor. Şehrin en yüksek yapısı olan 99 metre yüksekliğindeki çan kulesi, aynı zamanda deniz feneri ve rüzgargülüymüş.

1902 yılında çöken kule, yapılışının bininci yılı olan 1912 yılında tekrar inşa edilmiş. 8 Euro’ya bilet alarak asansör ile tepesine çıkıp güzel bir Venedik manzarası seyredebilirsiniz. Sabah 9:00’da ziyarete açılıyor ve Kasım – Mart arası kış döneminde 16:15’e, Temmuz – Ağustos arası 21:00’e ve diğer zamanlarda ise 19:00’a kadar açık.

San Marco Meydanı ile ilgili son olarak, meydanın kuzey ve güney kollarını oluşturan birbirine bağlı binalardan bahsedeyim. Bazilika arkanızda kaldığında meydanın sol kolu Procuratie Nuove ve sağ kolu Procuratie Vecchie oluyor. Cumhuriyetin yaşlı idarecileri bir zamanlar bu binalarda yaşarmış.

Çan Kulesi Campanile, Venedik’teki en yüksek yapı. San Marco Meydanı’nın sol kolu Procuratie Nuove ve sağ kolu Procuratie Vecchie binalarından oluşuyor.

Ponte dei Sospiri (Ahlar Köprüsü veya Son Nefes Köprüsü): Dükler Sarayı’nın arkasındaki bu köprü, saray ile hapishaneyi birbirine bağlıyor. 17. Yüzyılda hapishanenin işkence ve idam odalarına götürülen mahkumlar bu köprüden geçirilir ve şehri son kez görme imkanı verilirmiş. Mahkumlar, ceza öncesi güzel şehre son kez bakarken iç çekerlermiş ve köprünün ismi de oradan geliyormuş.

Bazilika arkanızda kalacak şekilde koruyucu melek sütunlarına doğru yürüyün ve Dükler Sarayı’nın bittiği yerden sola dönün, biraz ileride solunuzda bu köprüyü göreceksiniz.

Teatro La Fenice (Fenice Theater): Venedik’in en bilinen ve en büyük opera binası olan Fenice Tiyatrosu, dünyadaki en güzel opera binalarından biriymiş ve ünlü pek çok opera eserinin prömiyerleri burada yapılmış. Dilerseniz programını kontrol edip ilginizi çeken bir tanesine bilet alabilirsiniz.

Dükler Sarayı’nın arkasındaki Son Nefes Köprüsü.

Altı bölgemizden (sestiere) en ünlüsü olan San Marco bitti. Diğerlerini kısa kısa yazayım, vaktiniz yoksa buralara uğramayabilirsiniz. Grand Canal’ın sağ tarafındaki diğer iki bölge ile devam ediyorum.

Castello Bölgesi: Eski bir tersane olan Arsenale burada. Ayrıca; Murano ve Burano adalarına gitmek için bineceğiniz botların duraklarından biri olan Fondamente Nuove de Castello bölgesinde yer alıyor.

Venedik tersanesi Arsenale, karnaval dönemi akşamlarında çok renkli.

Cannaregio Bölgesi: Santa Lucia tren istasyonu burada. Bölge ayrıca, Jewish Ghetto olarak bilinen hareketli bir Musevi bölgesine ev sahipliği yapıyor. Cuma öğleden sonra ve Cumartesi gitmeyin, dükkanlar kapalı oluyormuş. Onun dışındaki zamanlarda gidilip birkaç tur atılabilir. Pek turistik olmadığı için yerli halkın büyük kısmı Cannaregio’da yaşıyor, o yüzden özellikle turist kargaşasından uzak lokal yaşamı merak edenler için buradaki cafe, bar ve şarap evleri ilgi çekici olabilir.

Şimdi kanalın sol tarafındaki üç bölgeye geçiyorum.

San Polo Bölgesi: San Marco bölgesine Rialto Köprüsü ile bağlandığını söylemiştim. Müze meraklıları Museo di Stora Naturale müzesini gezebilirler. Alışveriş meraklıları ise cam ürünleri, maskeler, kuklalar, şekerlemeler, ayakkabı-çantalar ve daha birçok çeşit ürünün satıldığı Rialto Market ile çeşitli taze meyve sebzelerin satıldığı Fish Market’i gezebilirler.

Da Vinci’nin ünlü eseri Vitruvian Man, Accademia Müzesi’nde sergileniyor. (Resim, internetten alıntıdır)

Dorsoduro Bölgesi: San Marco bölgesine, Grand Canal’ın üstündeki dört köprüden bir diğeri olan (ilki Rialto Köprüsü’ydi) Accademia Köprüsü ile bağlanan bölgede Barok tarzdaki Santa Maria della Salute Kilisesi bulunuyor. Ayrıca; Leonardo Da Vinci’nin 1490’da oranların kanunu çalışması olarak çizdiği ünlü eskiz Vitruvian Man (Vitruvius Adamı) eserini barındıran Gallerie dell’Accademia (Accademia Museum) burada. Müzenin girişi biraz pahalı, 17.5 Euro (indirimli 9 Euro). Bu müzeyle ilgili internette araştırma yapmak isterseniz “Gallerie dell’Accademia Venice” şeklinde yazmayı unutmayın, çünkü Floransa‘da da aynı isimli bir müze bulunuyor 🙂

Son olarak, modern sanatla ilgilenenler için Guggenheim Museum de bu bölgede ama yine 15 Euro gibi yüksek bir giriş ücreti var. Burayı da “Guggenheim Museum Venice” şeklinde aratmalısınız yoksa karşınıza İspanya Bilbao çıkıyor. Müze isimleri yaratıcılığı konusunda Venedik’i sınıfta bırakıyorum 🙂

Santa Croce Bölgesi: Otobüs duraklarının bulunduğu kalabalık alan Piazzale Roma burada bulunuyor. Santa Croce, Venedik’in en az turistik bölgesi.

Bölgeler bitti. Son olarak Venedik’te gondol gezisinden bahsedeyim.

Grand Canal üzerinde ulaşım; vaporettolar, deniz taksileri ve elbette Venedik romantizminin ayrılmaz bir parçası olan gondollar ile sağlanıyor. Kanal boyunca turlarken göreceğiniz ev ve saraylar (palazzo deniyor) arasında 600 yıllık olanları bile bulunuyor. Suya dayanıklı kazık temeller üzerine oturtulmuş bu yapıların Gotik, Rönesans, Bizans, Barok, Neo-klasik gibi birbirlerinden farklı mimari tarzları var.

Gondollar, Venedik’in ayrılmaz birer parçası.

Fakat; maksimum 6 kişi alabilen gondollardaki yarım saatlik tur ücretinin toplam 80 Euro olduğunu düşününce bu romantik gezi, bütçe açısından herkese uymayabilir. Eğer böyle bir durumunuz varsa kanal boyunca turlayan 1 numaralı vaporetto’ya binebilirsiniz. Gondola binmeyi çok istiyor ama 6 kişi olmadığınız için kişi başına düşen ücret fazla olacak diye endişe ediyorsanız, gondolların kalktığı yerlerde sizinle aynı durumda olan insanları bulun ve aynı gondola binerek ücreti bölüşün 🙂

Gondol için fiyatta pazarlık edilebileceğini söyleyenler oluyor, isterseniz deneyin. Durak tabelalarında bile yazan bir fiyat olduğu için pek sanmıyorum, ben etmedim (festival zamanı her yer turistle dolup taşmışken hiç ihtimal vermedim). Kalabalık bir zaman değilse belki fiyatı azaltmak yerine süreyi artırması için pazarlık edebilirsiniz. Gondolların hepsi siyah; farklı modellerde ve rengarenk olup görüntü kirliliği yaratmasınlar diye öyle karar alınmış. Gondolcuların ise, kimi tur rehberi gibi şehri anlatıyor, kimi sohbet ediyor, kimi de sadece işini yapıp küreğini çekiyormuş. Bizimki ıslık çalıp şarkı söylüyordu, çok şirindi 🙂

Daha az yürüyerek ve karadan çok suda gezmek isteyenler, her şehirde olan hop-on hop-off otobüslerinin ‘gemi’ versiyonu olan Venedik biletini 20 Euro’ya alabilirler. Biletler burada.

Venedik gezilecek yerler yazımı faydalı bulduysanız sosyal medyada paylaşmayı, yeni yazılarımdan haberdar olmak için Hayat ve Seyahat’in aşağıdaki hesaplarını takip etmeyi unutmayın! 🙂

Instagram: hayatveseyahat

Facebook: Hayat ve Seyahat

Twitter: hayatveseyahat


Paylaşın

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar*

Paylaş

Yeniler

Yurt Dışı Seyahatlerde Seyahat Sağlık Sigortasının Önemi

Seyahat öncesinde birçok ihtimale karşı hazırlıklı olmak kaydıyla yurtdışı seyahatleri, yeni kültürler keşfetmek ve farklı… Devamını Oku

2 Nisan 2024

Balkanlar Gezi Rehberi ve Gezilecek Yerler

Son zamanların en popüler gezi rotalarından biri haline gelen Balkanlar, dünyanın her yerinden ziyaretçilerin akınına… Devamını Oku

22 Mart 2024

İGA Lounge: İstanbul Havalimanı’nda Keyif ve Konforun Adresi

Havalimanında beklerken Türk ve dünya mutfağının eşsiz lezzetlerini tatmaya, masaj hizmetiyle rahatlamaya ve hatta uçuş… Devamını Oku

14 Şubat 2024

Kayak Tatili için Popüler Rotalar

Kış aylarının vazgeçilmezi pek çok kişi için kayak tatilidir. Türkiye, kayak tatili yapılabilecek pek çok… Devamını Oku

30 Ocak 2024

Yurt Dışında İlk Günler: Neler Yapmak Gerekir?

“Acaba yurt dışında yaşasam nasıl olurdu?”.. Bazılarınızın aklından zaman zaman böyle sorular geçiyordur eminim, bazılarınız… Devamını Oku

31 Aralık 2023

Havalimanı Araç Kiralama Nasıl Yapılır?

Özellikle uçak seyahatleri yapanlar havaalanından araç kiralanır mı gibi sorgulamaları sık yapar. Tatil ya da iş amacıyla… Devamını Oku

25 Aralık 2023

Bu web sitesinde size en iyi deneyimi sunabilmek için çerezler kullanılmaktadır. Siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul etmiş olursunuz.